HIZIR

HIZIR
Alevilerde 12 Hizmet vardır. Birde mihman postu vardır. Şöyle Alevilikte misafirlik kutsaldır. Onun için derler ki misafir mihmandır. Mihman Ali’dir –Hızır’dır. Peygamberin Miraç dönüşü uğradığı kırklara Hızır da misafir olarak girmiştir. Hazreti Hasan’la Hüseyin bir bayram panayır gününde elbise istemeleri neticesinde Hızır ikisine de elbise getirmiştir. Hızır başka topluluklarda başka dinlerde de vardır. Örneğin Sümerlerde Hızır (Gıdır) yani yer tanrısıdır.  Bilahare Gılgamış’ta Tanrı, Kral, Umut ve İmdattın sahibidir. Kurtartıcı yardım edendir.

Türk mitolojisinde (Bilga) diye geçer. Diltacın ismiyle anılır. Yani horte beyaz yüzlü delikanlı ve aksakallı diye geçer. Alevi mitolojisinde “Horte kamer” zahirle batın arasındaki Kâmil iki insandır. Bilahare mitoloji Muhammed ve Ali olarak tanımlar. Yani Nübüvvet ve Velayetin birliğini vurgular. Bir şekilde Türk anlayışı ile İslam yorumu tarzıdır.

Muhiddin Arabi bir eserinde Allah Âdemi kendi kudretiyle destekledi o kudret dört büyük harfiyle ifade eder. Hz. Adem’in Ruhaniyetinde, Şit’in cevherinde, Hud’un ilminde, Nuh’un İmanında safiyet, nur, bilim ve aşk Hurufilikten Aleviliğe geçmiştir.28 Harfle anlatılan varlık bütünlüğüne bu dört harf eklenerek 32’ye çıkmıştır.32 “İnsan-ı Kâmil” rumuzudur. Onun için Hakk, Kur’an da buyrulduğu gibi İblis ’ten Adem’e secde etmesini istedi. Bu vasıflar Hızır vasfıdır.

Hızır, Ruh-ül Kudüs’te hayat bulan dört vasfın oluşması ile Hakkı ve Hakikati seçme vasfına ulaşmaktır. Bu nübüvvet- velayet birliği içinde sunulan bütün nebilerin birliğinde, Velîlerin hikmetinde zuhur bulmuştur. Buna delil olarak Kur’an belagat keramet Âdeme kerem kıldı. Âdem insanların seçilmişidir. Nübüvvet sülalesi böylece Alemlere üstün kılınmıştır. Nübüvvetten saklı olan velayet Hz. Ali sıfatı ile zahirini yani esmanın müsamahasını yaşamıştır. Onun için biz aleviler “batında Hızır’dır, zahirde Ali’dir” deriz ve inanırız.

Hıristiyan mitolojisine dönersek 13/14 Şubat sevgi günleridir. Yani diğer adı ile müjdedir. Bir anlatıma göre bugün Abdal Musa dergâhının bulunduğu yerde Hz. İsa ile Hızır Aleyh-is selam buluşmuşlar ve Hz. İsa, Hızır da aldığı müjde ile şunu aktarmıştır. İncil’de, İlya   Ninova deşti’nde (Kerbelâ) , kendinden kurban verecek o insanlığın en büyük kurbanıdır denir. ” Bütün rahmet kapıları onunla açılacaktır,” diyen buyruktaki isim Kerbelâ da Hz. Hüseyin ve Ali’yi bildirmektedir. Bundan dolayı Aleviler, Ehlibeyti Nuh’un gemisine benzetirler ve kaptanı Ali’dir. Taifesi tevellâ ehlidir. İnancı içinde Ehlibeyt ’ten tarikat (yolu) almaktadırlar. Sırat-ıl Müstakim denir ve Ehlibeyt soyundan pir tutmaktır. Buna delil olarak Hz. Resulullah “Ali tüm peygamberlerle sır idi, benimle beyan aşikâr oldu” demiştir.

Biz Aleviler Hızır günlerinde üç gün oruç tutarız, ibadet ederiz. Birinci günü Hızır’ın ruhaniyetine, ikinci gün Hz. Muhammed’in kemâletine, üçüncü günü Hz. Ali’nin velâyetine iman ve itikat içinde amel ve ibadet ederiz. Birinci gün, Hızır şöhreti olarak türbe ziyaretleri, kabir ziyaretleri yapılır. Miskin, yetim, esir, yaşlıların, hastaların ziyaretine gidilir, hâl hatır sorulur. İkinci günü, Hz. Muhammed’den kalan sünnetullah ile musahipler ziyaret edilir. Dostluk kapısı, kirvelik kapısını ziyaret ederiz. Bununla tövbe makamına erişmeyi murat ederiz. Üçüncü günü, Hızır’ı Ali biliriz, Ali’ye İkrar ederiz. Hakk’a secdemizi bildiririz. Büyük bir aşkınlıkla benliğimizi silerek “her şey odur, ondan gayri yoktur” deriz. Böylece Hz. Ali’nin Ebu türap sıfatına erişmeye çalışırız. Hakka talip oluruz. Yola yolcu oluruz.

Pirimiz Hz. İmam Hüseyin’dir
Rehberimiz Hz. Ali’dir.
Mürşidimiz Hz. Muhammed Mustafa’dır.
Erenler birliğinde cana can, dosta dost, bütün yarenlere yar oluruz. Hızır’da ki amelimiz bundan ibarettir. Kurbanımız, Orucumuz, Hizmetlerimiz, secdelerimizi yüce Ruhaniyete yani Hızır’a adamış oluruz, Şah-ı velâyete, on iki İmama, Pir Hünkâr Veli’ye sıdk ile bağlanmış oluruz. Bu Erkân içinde manevî ve beşerî bütün müşküllerimizi hakkın darında aşk ile Mansur gibi tasdik ederiz. Biricik muradımız olan hakkın Cemali, pir cemali ve Evliya kemâlinde nasip isteriz. Böylece aynı zamanda bugünler içinde kırdığımız kalplerden, gönüllerden, gözyaşlarının ve bütün insanlığın hasretinin ortağı oluruz. Yani “lâ mevcuda illallah” deriz. Demek ki, Hızır’daki Alevi ameli bütün İslami ahlâkının tasavvufî yorumu içinde bir kulluk vecibesini tamamlamaktır. Hızır dan maksut ve murad, müjde edilene tabi olmaktır. Rıdvan meleğinin Muhammed’e getirdiği mesajla “La fetâ illa Ali, La Seyfe illa Zülfikar” sırrına mazhar olmaktır. Bir diğer deyimle, Hızır Aleyhisselam’ın döne döne gelen “Haydar’ı kerrar” olduğunu kalp gözü ile müşahede etmektir.

Allah Hızır aşkına tutulan oruçları verilen lokmaları kabul eylesin. Hızır Cümlemizin kılavuzu olsun.

Ali Mazhar-ı  zattır. Mazhar-ı sıfattır.
Hü gerçeğin demine Hü
Hü gerçekler devranına Hü

Uğrum sıra giden, boz atlı Hızır
Ayrılık derdinin dermanı nedir?
Şu iki âleme olmuşsun nazır
Ayrılık derdinin dermanı nedir?

PİR SULTAN

Zeynal ŞAHAN Dede
Nurtepe Cemevi - 9 Şubat 2021