14 ve 28 Mayıs 2023

Değerli dostlar,

14 ve 28 Mayıs.2023 ‘te Türkiye ’de bir CB ve genel seçim, bir de 2. Tur CB seçimi denilen ama AGİT raporlarında da saptandığı gibi adil ve demokratik seçim kurallarına uymayan faaliyetler yapıldı. Gerek propaganda süresinde yaşananlar, gerekse kullanılan yöntemler ve uygulanan sınırlamalar seçimleri adil seçim diye nitelememize imkân vermiyor.

Aslında bu süreç bir siyasi parti liderinin sosyal demokrat devlet kavramını ve demokrasiyi topluma benimsettiği bir kampanya süreci oldu. Kendisini sosyal demokrat, milliyetçi, köktendinci, liberal ve yurtsever olarak niteleyen çok farklı kesimlerin ortak ilkeler ve amaçlar çevresinde bir araya gelmesi başlı başına çok önemli bir değişim oldu. Bugüne dek Türkiye siyasetinde bu kadar farklı görüşlerin bir araya gelmesi belki de Kurtuluş Savaşından buyana ilk kez gerçekleşiyor. Toplumun % 48 ‘i daha adil ve demokrat bir Türkiye özleminde buluştular. Dini, sosyolojik, etnik ve gelir düzeyi farklılıkları, eğitimli ve eğitimsiz kesimler kendi siyasal, dini ve sosyal görüşleri farklı da olsa aynı ilkelerin etrafında bir araya gelebildiler. Bu bir araya geliş herhangi bir siyasi partinin değil, üzerinde çalışılmış ortak değerlerin benimsenmesi ile oldu. Kanaatimce bu birliktelik belki de 1923 ‘ten buyana ülkemizde yaşanmış en geniş sosyal mutabakat olarak isimlendirilebilir. Elbette önümüzdeki aylarda bilim insanları bu süreci daha etraflıca değerlendireceklerdir.

Bugün göründüğü kadarı ile toplumunuzdaki genel eğilim bu süreci de siyasal bir seçim sürecinde başarı, başarısızlık diye analiz etmekten yana gibi görünüyor. Oysa seçim sürecinde gelinen nokta siyasal tercihlerin değil, irfan, adalet ve temel ahlak kuralları üzerinde kurulu bir devlet özlemini dile getiren bir toplumsal akımın gelişmekte olduğunu da gösteriyor. Bu sürecin bence yegâne kazanımı da bu ortak adalet ve demokrasi isteğinde buluşmaktır.

Şimdi el birliği ile bu ilkeleri benimseyen kitlelerin bir daha siyasal çıkarlar için eğilip, bükülmeyen, günlük hesaplar ile davranmayan bu bilinci pekiştirmesi, yaygınlaştırması ve pekiştirmesi için çalışma zamanıdır. Türkiye ‘deki kokuşmuş siyaset anlayışının değişmesi, siyasetin kişisel değil kitlesel, toplumsal çıkarlar için yapılması gerektiğinin anlaşılması ve özümlenmesi için çalışma zamanıdır. Seçim öncesi süreçte adil bir devletin, demokratik bir devletin nasıl yapılanması, gelir dağılımının nasıl düzenlenmesi gerektiği, hukukun üstünlüğünün nasıl sağlanabileceği, vergi adaletinin nasıl sağlanabileceği gibi çok önemli konulara değinildi. O kadar ki, bir kesim sadece beylik günlük politikalar ile zaman geçirir ve benzer sözleri durmadan tekrar ederken, Millet İttifakı ilkeler, uygulamalar, kuvvetler ayrımı, hukukun üstünlüğü konuları ile uğraştı. Uğraşın boşuna olmadığı da alınan oylardan görülüyor. Altılı masanın çok büyük emekle hazırlamış olduğu  “MİLLET İTTİFAKI ORTAK POLİTİKALAR MUTABAKAT metni”  şimdi dikkatle ele alınıp, metindeki hedeflerin demokratikleşme ilkeleri olarak toplumun tüm kesimleri tarafından öğrenilmesi, özümlenmesi ve benimsenmesi için çalışmanın zamanıdır.

Ülkemizdeki siyasetçi tipinin değişmesi gerektiği, toplumun da bu kendi günlük hesaplarını her şeyin önünde tutan, kaygan, güvenilmez siyasetçi tipinin bundan sonra eskisi kadar geçerli olamayacağını da işaret eden bu gelişme çok çok önemli.  Umarım ve dilerim ki bugünkü çöküntünün temel nedenlerinden birisi olan bu alışılmış yoz siyasetçi tipi artık kendisine bu toplumda yer bulamaz hale bir an önce gelir ve ahlak, etik, hukuk ve toplumsal çıkarları önceleyen, eşitlik, eğitim ve adalet ilkeleri etrafında kilitlenmiş bir toplumsal birlik ülkemizde hızla gelişir.