ADIYAMAN İLİNDE KULLANILAN HALI YASTIKLARIN RENK, MOTİF VE KOMPOZİSYON ÖZELLİKLERİ

ADIYAMAN İLİNDE KULLANILAN HALI YASTIKLARIN RENK, MOTİF VE KOMPOZİSYON ÖZELLİKLERİ

Ergün YILDIRIM

Yük.Lis.Öğr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, Tekstil Tasarım ABD. ergnyildirim@gmail.com , ORCID: 0000-

0002-3318-4630

Banu Hatice GÜRCÜM

Prof. Dr. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Tekstil Tasarımı Bölümü. banugurcum@gmail.com , ORCID: 0000- 0001-9687-9598

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 17461760. doi: 10.7816/idil-09-75-09

ÖZ

Dokuma yörenin özelliğini, kültürel değerlerini ve dokuyanın duygularını yansıtan kültürel bir resim gibidir. Halı dokumacılığı da geçmişimizi yansıtması yanında, geleneklerimizi sürdürebilmemiz ve gelecek kuşaklara bu değerleri aktarabilmemiz açısından önemlidir. Ancak kültürümüzün en önemli parçalarından olan el dokuması halı yastıkları, teknolojik gelişmeler ve değişen yaşam koşulları sonucu gün geçtikçe değerini kaybetmektedir. Günümüzde Anadolu'nun birçok yerinde, evin bir köşesine kurulan tezgâhta dokunan, oda dekorasyonunun vazgeçilmezi olduğu düşünülen halı yastıkları üretilmemektedir. El emeği olmayan fabrikasyon ürünler bu önemli üretim geleneğinin yozlaşmasına neden olmaktadır. Bin bir emekle dokunmuş el dokuması halı yastıklar eskicilere satılmakta ya da atılmaktadır. Bir daha yerine konmayacak geleneksel bir üretim çeşidi ve toplumun ortak belleğinde yer alan sembolik ifade biçimini oluşturan halı yastık üzerindeki benzersiz motif, desen ve kompozisyonların kayıt altına alınması tekstil tasarımına kaynak oluşturması açısından önemli kabul edilmektedir. Bu nedenle bu araştırmanın amacı Adıyaman ili merkez ve köylerinde el dokuması halı yastıkların renk, motif ve kompozisyon özelliklerinin incelenmesi, belgelenmesi olarak belirlenmiştir. Bu araştırma tarama modelinde bir araştırma olarak yapılandırılmıştır. Araştırma evreni Adıyaman ili köyleri olarak seçilmiş ancak örneklem olarak merkez ilçeye bağlı Payamlı, Karagöl, Davuthan, Pişinik köyleri ve Güzelevler mahallesi seçilmiştir. Ziyaret edilen evlerden tespit edilen 16 farklı halı yastık incelenmiş ve renk, motif, kompozisyon konusunda bulgu sonuçları tartışılmıştır.

Anahtar Kelime: Adıyaman, halı yastık, motif, kompozisyon, tekstil Makale Bilgisi:

Geliş: 11 Ağustos 2020 Düzeltme: 19 Ekim 2020 Kabul: 28 Ekim 2020

https://www.artsurem.com - http://www.idildergisi.com© 2020 idil. Bu makale Creative Commons Attribution (CC BY-NC-ND) 4.0 lisansı ile yayımlanmaktadır.

1746

page1image29115904 page1image29117056

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 1746–1760. doi: 10.7816/idil-09-75-09 Giriş

İnsanoğlu korunmak amacıyla başlangıçta yapraklar ve hayvan postları ile örtünmüştür. O çağda bulunan bazı bitkileri hasır ve sepet örgü şekline getirerek giysi, eşya ve barınak yapmıştır. “Neolitik çağlarda koyun yününden elde edilen ipliklerle yapılan örmeler dokumacılığın altyapısını oluşturmuştur” (Dölen, 1992: 1). Dokuma tekniği esas itibarıyla insanlığın ilk dönemlerinden beri yapılan bir el sanatı olduğundan ilk ne şekilde ve ne zaman yapıldığına yönelik bir bilgi mevcut değildir. “Yapılan arkeolojik kazılara göre, dokumacılığın önce Mısır’da sonra Orta Asya’da başladığı tahmin edilmektedir” (İmer, 1997: 1). Dokuma yüzeyler ile giyim eşyası, örtünme amaçlı eşyalar, ev eşyaları gibi pek çok ihtiyaç karşılanabilmektedir. Göçebe hayattan yerleşik Anadolu’da hayata geçen Türkler dokumacılık el sanatını da kültürel bir unsur olarak buraya taşımışlardır (Tez, 2008: 56). Anadolu’da yapılan arkeolojik kazılarda dokumacılığın M.Ö.7000’den beri yapılageldiği ele geçen buluntulardan anlaşılmaktadır (Karaoğlan, 2017: 103). İnsanlık tarihinde bilinen en eski tekstil yüzeyi oluşturma yöntemi olarak bilinen dokuma, çözgü ve atkı ipliklerinin birbirlerinin arasından geçirilmesi ile meydana gelir (Deniz, 2000: 57). [Geleneksel] Dokumalar mekikli dokumalar, kirkitli dokumalar, çarpana dokumalar ve mekiksiz dokumalar olarak kullanılan araca ve tekniğe göre gruplandırılmaktadır. Havlı kirkitli dokumalar sınıfına halı ve tülü girmektedir (Onuk, Akpınarlı, Ortaç ve Alp, 1998: 9). Halı, çözgü ipleri üzerine ayrı bir desen ipliği ile değişik şekillerde düğüm atılarak aralarından birkaç sıra atkı ipliği geçirilip sıkıştırılarak aynı yükseklikte veya farklı yüksekliklerde kabartmalı olarak kesilmiş havlı yüzlü dokumalara denir (Aytaç, 1982: 86).

Üzerinde her biri farklı anlamlar taşıyan motiflerinin sembolik dili ve sanatsal yerleşimi ile her el dokuması halı eşsizdir ve bir sanat eseridir. Geleneksel sanatların temelinde bulunan sözsüz iletişim dili toplumun ortak dağarcığında gelişen sembollerle beslenerek kültürel bir dil olan motif dilini oluşturmuştur. Dokumacılıkta kullanılan motifler geometrik bezemeler (üçgen, kare, verev çizgi vb.), bitkisel bezemeler (ağaç, yaprak, çiçek vb.), figürlü bezemeler (kuş, akrep, insan, vb.), nesneli bezemeler (ibrik, cezve, sandık vb.) ve sembolik (soyut) bezemeler (kuş tırnağı, deve gözü, suyolu vb.) olarak gruplandırılmaktadır (Akpınarlı ve Balkanal, 2012: 184).

Türk el sanatları, bir veya birden fazla sanatkârın bilgi ve becerisine dayanan, çevre şartlarına göre değişim gösteren, güzelin yanında yararlıyı da sunan, insan yaşamını kolaylaştıran, ihtiyaçlarını karşılayan, evde veya atölyelerde bütün gün veya boş zamanlarda ya da belli dönemlerde üretilen, geleneksel, bölgesel, fonksiyonel, estetik, artistik, sanatsal, dekoratif, dini, sosyal açıdan sembolik karakter taşıyan, el aleti veya mekanik araçların yardımı ile yapılan geleneksel sanatlardır. Geleneksel olarak her devirde ve her bölgede el sanatlarının yoğun bir biçimde yapıldığı görülür. El sanatları geleneğinden bir toplumun yaşayış biçimini, ekonomik yapısını, alışkanlıklarını ve inançlarını tanımlamak mümkündür (Altıntaş, 2016: 162, akt. Gürcüm, Baykasoğlu ve Yerdenova, 2018: 373).

Dokuma, yörenin özelliğini, kültürel değerlerini ve dokuyanın duygularını yansıtan kültürel bir resim gibidir. Halı dokumacılığı da geçmişimizi yansıtması yanında, geleneklerimizi sürdürebilmemiz ve gelecek kuşaklara bu değerleri aktarabilmemiz açısından önemlidir. Ancak kültürümüzün en önemli parçalarından olan el dokuması halı dokuyuculuğu teknolojik gelişmeler ve değişen yaşam koşulları sonucu gün geçtikçe değerini kaybetmektedir. El halı dokuyuculuğunun gerilemesi ile günümüzde Anadolu'nun birçok bölgesinde her evin bir köşesinde kurulu bulunan tezgâhta ev sakinleri tarafından çeşitli ihtiyaçları gidermesi amacıyla dokunan el halıları yerini atölyelerde dokunan halılara bırakmıştır. Bu gerileme Türk oda dekorasyonunun vazgeçilmezi olan halı yastıklarının üretiminde de bazı olumsuzluklara yol açmaktadır. El emeği olmayan fabrikasyon ürünler bu önemli üretim geleneğinin yozlaşmasına neden olmaktadır. Evlerde aile büyüklerinden yadigar kalmış, bin bir emekle dokunmuş el dokuması halı yastıklar eskicilere satılmakta ya da atılmaktadır. Bir daha yerine konmayacak geleneksel bir üretim çeşidi olan halı yastıklar üzerinde bulunan ve toplumun ortak belleğinde yer alan sembolik ifade biçimini oluşturan motif, desen ve kompozisyonların kayıt altına alınması, kendi kültürümüzün tanınması açısından önemli kabul edilmektedir. Bu nedenle, bu araştırmanın amacı Adıyaman ili merkez ve köylerinde kullanılan el dokuması halı yastıkların renk, motif ve kompozisyon özelliklerin incelenmesi ve belgelenmesi olarak belirlenmiştir.

El Dokuma Geleneği ve Halı Yastıklar

dokuması halı, “yan yana ve paralel şekilde boyuna dizili ipliklerden meydana gelen çözgü ipliklerinin her çift teline; yün, ipek veya rayon ipliğinden ilmek (düğüm) yapılarak ilmek sıraları teşkil edilmesi ve en az bir sıra atkı atılıp bu sıranın sıkıştırılması ve bu şekilde üst üste ilmek sıralarının meydana getirilmesi suretiyle dokunan tekstil yer döşemesi” şeklinde tanımlanmaktadır (TS 43, 1992: 6). “Çözgü (veya arış) iplikleri üstüne ayrı bir desen ipliği ile değişik şekillerde düğüm atılarak, aralarından birkaç sıra atkı (veya argaç) ipliği geçirilip sıkıştırılarak, aynı yükseklikte

1747

page2image29282816

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 1746–1760. doi: 10.7816/idil-09-75-09

page3image29047424

veya yer yer farklı yüksekliklerde kabartmalı olarak kesilmiş, havlı yüzlü olan dokumalara “halı” denir” (Aytaç, 1982: 86).

Türklerin halı dokuyuculuk tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Bugüne kadar bilinen en eski ve ilk Türk düğümlü halı Orta Asya’da bir bölge olan Sibirya’da, Altay Dağları eteklerinde, Pazırık bölgesinde Sovyet arkeoloğu Rudenko tarafından 1947-1949 yılları arasında yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuş ve V. Pazırık Kurgan’ında çıkartılan bu halı M.Ö. 4-5. yüzyıllara tarihlenmiştir (Durul, 1985: 7-8; Deniz, 2000: 19; Kırzıoğlu, 2001: 25). Anadolu’da dokumacılığın tarihine yönelik en erken bulgu Çayönü Tepesi kazılarında MÖ. 8 bine tarihlenmiş keten dokuma kumaş (Karaoğlan, 2017: 103) ile Çatalhöyük kazılarında Neolitik döneme tarihlenen (M.Ö. 6 bine) dokuma parçalarının bulunması (Durul, 1985: 7-8; Burke, 2000: 4; Kırzıoğlu, 2001: 25) olarak kayıt edilmiştir. Kazılarda elde edilen iğ, ağırşak ve kirmanlar ile tezgâhlarda kullanılan ağırlıklar, Anadolu’da M.Ö. 6000 yıllarından beri üretildiğini (J. Mellart, 1975: 105; akt. Karahan, 2007: 35) ve bir alım satım unsuru olarak dokumanın kullanıldığını göstermektedir. “Anadolu’da Gordion’da bulunan ve M.Ö. 700 yıllarına ait olan geometrik desenli yün ve keten dokuma parçaları bulunmuştur” (Ölçer, 1988: 10). Anadolu’da yerleşik olan dokuyuculuk geleneği Türklerin göçü ile devam etmiştir. Türk tekstil sanatları arasında el dokumacılığı zengin kültürümüzü yansıtan önemli bir gelenektir.

Orta Asya’dan günümüze dokumacılık Türklerin başlıca uğraşı olmuş, Anadolu’da ve gittikleri, yaşadıkları her yerde en güzel örnekleriyle çeşitliliği ile gelişmiştir (Akpınarlı ve Ortaç, 2007). Türkler Anadolu’ya geldiklerinde (M.S. 1071) kendilerinden çok yüzyıllar önce bu topraklara yerleşen atalarının temelini atmış oldukları ve daha sonra gelen çeşitli medeniyetlerin zenginleştirdiği ileri seviyede bir dokumacılık bulmuşlardır (Yağan, 1978: 52). Kullanmak, hediye etmek ve çeyize katmak amacıyla dokunan halının etimolojik kökenlerinin çeyiz kelimesiyle birlikte anıldığı bilinmektedir. “Çeyiz uzun zaman kalıcı bir şey olduğundan, Türk lehçelerinde çeyiz anlamına gelen “kalı” kelimesi zamanla “halı” kelimesine dönüşmüştür” (Mazıbaşı, 2014: 9).

Anadolu’da, dokumacılık sanatı özellikle Selçuklular döneminde 13. yüzyılda en güzel örneklerini vermiştir:

En eski düğümlü halıları Konya’da Alaeddin Camii’nde 1905 yılında 8 parça bulunmuş, “Konya Halıları” diye isimlendirilmiştir. Konya’daki 8 parçadan üçü büyük, oldukça eskimiş olmakla beraber bütün olarak kalabilmiş halılardır. Selçuklu halılarında geometrik motifler, üsluplaştırılarak geometrik karakter kazanmış bitkisel motifler, halı zeminini sonsuz bir düzende kaplamıştır. İri kufi yazılı bordürler, Selçuklu halılarının en karakteristik özelliği olmuştur (Yetkin, 1991: 8-16).

16. yüzyılın son yarısında, Osmanlı Devleti’nin geliştirdiği sanat üslubunun teknik ve motif açısından Türk halı geleneğinden farklılaşan el halısına da etki ettiği görülmektedir. Sine Düğümü (İran düğümü) ile dokunan “Osmanlı Saray Halıları’nda saz üslubu denilen hançer yaprakları, palmet ve madalyonlar, tamamı ile natüralist lale, sümbül, karanfil ve narçiçekleri ile birleştirilerek yepyeni bir üslup yaratılmıştır” (Aslanapa, 2005: 201).

Anadolu insanı ihtiyacına yönelik halı dokuduğu için namazlağı (namaz halısı), seccade, yastık, duvar halısı, sedir halısı, çift halı, döşek halısı, heybe, torba ve eğer örtüsü olarak dokunan örneklerin tarihi daha eskilere dayanmaktadır. “Taban halısı, kelle halısı, karyola halısı, somya halısı, yolluk, çeyrek halı, minder gibi halı tipleri sonradan ortaya çıkmıştır” (Deniz, 2000: 75). Anadolu’da sarma tip, germe tip ve yer tezgâhlarında halı dokumacılığı yapılır. Genel olarak bakıldığında kullanım kolaylığı, söküp takma kolaylığı gibi avantajlarından dolayı germe tip (düz) tezgâhların daha yaygın kullanıldığı görülmektedir (Öztürk, 2007: 44). Anadolu’da halı dokuyuculuğunun gelişmesini Kaya ve Ergenekon (1989: 9) şöyle açıklamaktadır:

Anadolu’da tarımın yanında el dokumacılığının devam etmesinde; geleneksel bir sanat dalı olması; özellikle göçebe halkın, toprağı az ve ekini sınırlı dağlık bölge köylüsünün ulaşım güçlüklerinin bulunması sonucu pazarla ilişki kuramaması, köylünün sanayi imalatını gerek renk ve desen, gerekse kalite ve sağlamlık yönünden kendi gelenek, görenek ve yaşayışlarına uygun bulmaması, köylünün asıl işi olan tarımın yanı sıra yardımcı iş olarak dokumacılığı seçmesi ve kazanç sağlaması gibi nedenler sıralanabilir (Kaya ve Ergenekon, 1989: 9).

Halının kalitesi, kaliteli malzemelere ve dokunmasındaki ustalığa bağlıdır. Halı dokumacılığında yün, tiftik, pamuk ve ipek iplikler kullanılmaktadır. “Yardımcı araçlar olarak kirkit, bıçak, makas, yün tarağı, gülcan, çıkrık, kirmen, iğ (teşi), öreke, çözgü aracı ve hallaç gibi araçların kullanıldığı görülmektedir” (Akpınarlı vd. 2012: 42). Halı yastıkları, halı dokumacılığında, Anadolu insanının yaşam kültüründe yer alan temel öğedir. “Yastık halılar yerde oturma düzeninin bir parçası olarak duvara dayanan, içleri dolgulu sırt dayanaklarıdır” (Aral, 2013: 5). Aytaç (1982), yastık halılarının sedir ve divanların ön yüzlerine yerleştirilen 50x100 cm boyutlarında altı adedi bir takım halinde dokunan küçük halılar olarak tarif etmektedir. Yer sergisi halıların üzerinde, duvara dayatılarak kullanıldığı gibi bölgede divan olarak adlandırılan ahşaptan yapılmış, alt kısmı dolap olarak kullanılan oturma düzeneklerinde de kullanılmaktadır (Aral, 2013: 5). Dengiz ve Erdoğan (2015: 414) ise “yastık halısının yerde oturma kültürü ile gelişen bir halı tipi olduğunu, yerde oturma, yemek yeme sırasında insanların otururken sırtını dayama ihtiyacı ile ortaya çıkmış” olabileceğini ifade etmektedir. Günümüzde yerde oturma kültürünün her geçen gün azalmasına rağmen Sivas,

1748

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 1746–1760. doi: 10.7816/idil-09-75-09

page4image29003328

Kırşehir, Konya, Malatya, Adıyaman gibi bazı illerimin özgünlüğünü kaybetmemiş yörelerinde yastık halısı dokuması ve kullanımı devam etmektedir.

Günümüzde geleneksel kültürün yaşatılmaya çalışılması sonucunda turistik alanlarda ve çeşitli ticari işletmelerde halı yastıklarla döşenmiş mekânlara sıkça rastlanılmaktadır (Aral, 2013: 5). Adıyaman ilçe merkezinde ve bağlı bazı köy evlerinde halı yastıkların kullanımı devam etmektedir. Yastık motifleri, renk ve kompozisyonları farklı da olsa hemen her evin sergi biçimi benzerdir. Dengiz ve Erdoğan (2015: 415) Adıyaman yöresinde yaptıkları araştırma sonrasında yörede halı yastıkların kullanımını şu şekilde açıklamaktadır:

Uzun dikdörtgen şeklindeki odaların duvarlarına dayanacak şekilde 6- 8 adet minder serilir. Yastık halılar bu minderle duvar arasına yerleştirilir. Bir odada yaklaşık 12 ile 16 adet yastık halı kullanılır (Dengiz ve Erdoğan, 2015: 414)

Adıyaman yöresinde yaşayan insanların yaşam biçimlerini ortaya koyan el sanatı ürünü olan halı yastıkları, günlük yaşam kültürünü, kullanım şeklini, misafir ağırlama kültürü ile birlikte yöredeki ev dekorasyonu hakkında fikir verir. Geleneksel el dokumacılığının bir mirası olan Adıyaman halı yastıkları, geçmişte gelenek ve göreneklerimizin, dokumacılığın bir simgesi iken gün geçtikçe yok olmaya başlamıştır. Maliyeti düşük, ucuz makine halılarının yaygınlaşması ile el dokumaları eski önemini yitirmiştir. Son yıllarda halı tüccarlarının köy köy dolaşarak eski dokumaları yeni makine halıları ile değiştirmek sureti ile toplamaları ve çoğunu yurtdışındaki koleksiyonerlere satmaları nedeni ile eski örnekler de azalmıştır (Çetin, 2010: 62). Adıyaman yöresi halı yastıklar ile ilgili bilimsel araştırmaların az sayıda olması ve dokuyuculuğu hemen hemen hiç kalmamış olan halı yastıkların mevcut örneklerinin renk, motif ve kompozisyon özellikleri açısından kayıt altına alınması, sonraki kuşaklara aktarılması için dokümante edilmesi bu araştırmayı önemli kılmaktadır.

Dokumanın Dili, Motif, Renk ve Kompozisyon

Dokuyucu yaşam şekillerini, günlük hayatını, adetlerini, geleneklerini, törelerini, inançlarını, coğrafi ve ekonomik olanaklarını, üzüntü ve sevinçlerini sessiz bir ifade dili haline getirmiş ve motifler ve renkler aracılığıyla dokumalarına aktarmıştır. Geleneksel dokumaların sözsüz iletişim dilindeki en önemli iki unsurdan birisi sembolik anlamlarıyla her kültür için özel olan motifler ve bunları uygulanışı renk ve kompozisyon içerisinde sunuluşudur.Motif, kompozisyonu meydana getiren ve desenin oluşmasını sağlayan temel ögedir. Motiflerin birleşimiyle desen oluşur. Motifler ya doğrudan doğruya kopya (natürel) edilmişler veya değiştirilerek (stilize) kullanılmışlardır.

Yöre dokumalarında genel anlamda kullanılan tüm motiflere “nakış” denilmektedir. Ancak tek tek adlandırıldığında kuşaklara “kenar suyu” veya “zincir”, göbek motifine ise “göl” veya “top” , madalyonlar arasında kalan zemin bölümüne ise “orta” denilmektedir (Çetin, 2010: 62; Çetin ve Karta, 2017: 295).

Motifler sözsüz birer anlatım aracı olarak kadınların söyleyemediği hislerini, duygularını ve düşüncelerini anlatan sembol durumundadır (Onuk, Akpınarlı, Ortaç ve Alp, 1998: 50). Türk dokumalarında ve özellikle halılarında kullanılan motiflerin kaynağı İslamiyet öncesi devirlere Orta Asya’ya kadar uzanmaktadır. Ancak şüphesiz pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu da Türklerin yerleşmesinden öncesine dayanan zengin bir motif belleğine sahiptir. Bu iki kaynağın bir potada erimesinden ortaya çıkan bir sentez günümüzde Türk halı ve kilimlerinde kendisini göstermektedir. Dokumalarda kullanılan motifler gözle görülebilen nesnelerin ve canlıların yanında soyut kavramların sembolize edilmesiyle zengin bir yelpaze oluşturmaktadır. Motifler toplumun acısını, hayat tarzını, zevklerini gözler önüne sererek, gün ışığına çıkararak ve buna bağlı olarak gelişerek, zenginleşmektedir. Türk halılarında kullanılan motifleri Akpınarlı ve Ortaç (2009: 644) şu şekilde açıklamaktadır:

Türk halılarındaki motiflerin anlamları, bölgelere göre farklılık gösterir. Ancak motifler genelde dini inançları, asaleti, gücü ve koruyucu temaları sembolize eder. Halı ve kilimlerin dili geçmişten günümüze sadece dokuyucunun hünerini göstermekle kalmamış, ayrıca onların mesajlarını da iletmiştir. Motifler esin kaynağına göre bitkisel, figürlü, nesneli, geometrik ve sembolik anlam yüklü olarak kullanılabilir (Akpınarlı ve Ortaç, 2009: 644).

Duygularını ifade etmekte zorlanan veya söz hakkı olmadığı için konuşamayan yöre kadını motifleri ilmeklere dökerek duygularını ifade etmiştir (Çetin ve Karta, 2017: 300). Geçmişten günümüze gelen süreçte geleneksel nitelik kazanan halı yastıklarındaki motifler, günümüzde yörenin diğer geleneksel sanat alanlarında da kullanılmaktadır.

Renklerin her zaman insan yaşamında önemli bir yer kapladığı bilinen bir gerçektir. İnsanlar doğadaki renkleri taklit etme isteği duymuşlardır (Seventekin ve Gülümser 1987; akt. Öztürk, 1999: 6). İlk çağlardan bu yana çevresini değiştirme, doğal ortamda yapay bir çevre oluşturma, çevresinden yararlanma ve o çevreyi güzelleştirme ve koruma çabası içinde olan insan, süslenme güdüsünün etkisiyle doğadan birçok boya ve boyarmadde elde etmiştir (Öztürk,

1749

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 1746–1760. doi: 10.7816/idil-09-75-09

page5image28587328

1999: 6). Halı yastıkları renklendirmede geçmişte kök boya ve yünün doğal renklerinden yararlanılırken son dönemlerde dokunan örneklerde kimyasal boyalar daha çok kullanılmıştır. Çetin ve Karta, 2017: 295; Dengiz ve Erdoğan, 2015: 428).

Halı yastıklarla ilgili araştırmalar tarandığında Ağrı yöresinde dokunan halı yastıklarda en çok kırmızı, kahverengi, devetüyü, krem, pembe, turuncu, sarı, gri ve siyah (Çetin ve Karta, 2017: 295), Adıyaman merkez ilçelerinde dokunan yastık halılarında ise genellikle koyu ve parlak renkler, kırmızı, bordo, beyaz, lacivert, siyah renkler, deve yünü, yeşil, turuncu, sarı (Dengiz ve Erdoğan, 2015: 427) ; günümüzde dokunan halı yastıklarda ise bordo, siyah, kırmızı, beyaz (Dengiz ve Erdoğan, 2015: 428) renklerin yoğunlukla kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Anadolu halı dokumaları serpme motifli, mihraplı, göbekli olarak orta ve iç kısımlarının motiflerine ve yerleşimine göre sıralanmaktadır. “Anadolu halı dokumalarında zemine, kare, eşkenar dörtgen, sekizgen veya farklı geometrik şekillerden meydana gelen, küçük göbekler” (Çetin ve Karta, 2017: 299) yerleştirilir bu göbeklerin içine geometrik motifler veya stilize bitki ya da stilize hayvan motifleri dokunabilir. “Yastık halılar, büyük ebatta dokunan halılarda yer alan desen, renk ve motif özellikleri ile benzer özellikler taşımaktadır” (Aral, 2013: 6). Bu motiflerin büyük bir bölümü Orta Asya Türk kültüründe Tamga olarak adlandırılan ve Anadolu Türk dokumalarında yaygın olarak karşımıza çıkan boy/aşiret sembolü olarak kullanılan motiflerdir (Çetin ve Karta, 2017: 299). Geometrik sınırlar içinde, motif olarak çoğunlukla koçboynuzu, canavar izi ve stilize çiçeklerin, kullanıldığı görülmektedir (Aral, 2013: 6).

Eski tarihli yastık halı örneklerinde desenler; çiçekli, kuşlu, göl, aynalı, göbekli, anahtarlı gibi isimlerle adlandırılmaktadır. Büyük ebatlı halılarda dokunan ortada bulunan göbek deseni yastık halılarda da görülmektedir (Aral, 2013: 6). Halk arasında bunlara göl, göbek, tabak, tabaka veya farda denir. Dokuma da göbek sayısına göre dört, altı, sekiz göbekli-fardalı gibi isimler alır (Çetin ve Karta, 2017: 299). Halı yastıkların dokunması sürecini Dengiz ve Erdoğan (2015: 415) şöyle açıklar:

Desen ve motifler yastık halı örneğine bakılarak yapılır ya da dokumacının ezberindedir. Kullanılan düğüm şekli Türk düğümüdür. Düğüm atma işlemi bittiğinde masurayla atkı geçirilir kirkitle düğümler sıkıştırılır. Her sıra bitiminde ilme uçları halı makası ile kesilir. Bir yastık halı yaklaşık, bir kişi tarafından en az bir hafta, en fazla iki hafta içinde bitirilir. Desen ve motifler bitince halı yastığının astar kısmına devam edilir. Düğüm atma işlemi bittiğinde çözgüler kesilmez yapılan dokumanın üzerinde kilim dokumaya devam edilerek astar dokunur. Halı yastığının astar kısmının atkıları yün iplikle atılır. Astar boyu yaklaşık 100–110 cm arasında değişir ve yastık halının ön yüzüyle aynı boydadır. Arka yüz tamamlandığında zincir çekilerek yastık halısı kesilir (Dengiz ve Erdoğan, 2015: 415).

Yöntem

Bu araştırma tarama modelinde bir nitel araştırma olarak yapılandırılmıştır. Araştırma sahası olarak seçilen Adıyaman ilinde kullanılan halı yastıkların renk, motif ve kompozisyon özellikleri incelenmiştir. Adıyaman ili merkez köyleri, bu köylerde bulunan hanelerde kullanılan halı yastıklar bölge örnekleme metoduna göre seçilen Güzelevler mahallesi ve 4 (dört) köy Payamlı, Pişinik, Karagöl, Davuthan köyleri ve bu köylerde basit seçkisiz örnekleme (rastlantısal) metoduyla tespit edilen halı yastıkların renk, motif ve kompozisyon özellikleri incelenerek tabakalı örnekleme metoduyla elde edilen 16 adet halı yastık oluşturmaktadır.

Saha çalışma alanının belirlenmesi için Adıyaman ilinin çeşitli köyleri ve il merkezi 2019 yılı Ocak Temmuz ayları arasında ziyaret edilmiştir. Çalışmanın yapılacağı köyler belirlenmiştir. Bölgelerde yürütülen saha çalışmalarının bitiş tarihleri Adıyaman ili merkez ilçeye bağlı Karagöl köyünde 16.11.2019; Davuthan köyünde 20.11.2019; Durukaynak (Pişinik) köyü ve Güzelevler mahallesinde 21.11.2019 ve Payamlı köyünde 24.11.2019 olarak kayda alınmıştır. Araştırma bulguları 5. Bölümde sunulmuştur.

Saha Çalışması: Adıyaman İli

Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep ve Kahramanmaraş illeri ile çevrelenmiş olan ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Orta Fırat Bölümü’nde yer alan Adıyaman, Merkez ilçeden başka Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kâhta, Samsat, Sincik ve Tut olmak üzere sekiz ilçeye ve on beş bucağa ayrılmıştır; sınırları içerisinde 449 köy bulunmaktadır. Genel olarak karasal iklimin hüküm sürdüğü Adıyaman’da nüfusun büyük bir bölümü tarımla uğraşır. İl genelinde en çok tahıl, pamuk, tütün, Antep fıstığı ve üzüm ile deri imal edilir. Ayrıca günümüzde sayıları yüz yetmiş ikiyi bulan kuyulardan petrol elde edilmektedir (Bayhan ve Salman, 2010: 8)

1750

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 1746–1760. doi: 10.7816/idil-09-75-09

page6image28861440 page6image22646432page6image22649136 page6image22649968 page6image28861056

Resim. 1-Adıyaman il haritası,(Url1) Resim. 2-Nemrut dağı (Url4) Resim. 3-Kâhta Kalesi (Url4)

Adıyaman, tarihin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir. Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.Ö. 40000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır. Bölgede Hititler, Mitanniler, Frigler, Asurlular, Kommagene Krallığı, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma imparatorluğu, Emevi Devleti, Abbasi Devleti, Hamdani Devleti hüküm sürdükten sonra Adıyaman yeniden Bizanslıların eline geçmiştir. 1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçuklularının eline geçen kent, Yavuz Sultan Selim’in Iran seferi sırasında 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır (Url2). Osmanlı topraklarına katılan Adıyaman, başlangıçta merkezi Samsat’ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken, Tanzimat’tan sonra bir kaza olarak Malatya’ya bağlanmıştır (Url2). Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski idari yapısı korunarak Malatya’ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 Aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı Kanunla Malatya’dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir (Url3).

Bulgular

Araştırma kapsamında ziyaret edilen köylerde rastlanan halı yastıklar hakkında edinilen bilgiler yüz yüze görüşme tekniği ile elde edilmiştir. Halı yastıkların dokuyucularının %100’ünün kadın bireylerden oluştuğu, ortalama yaşlarının 43 ile 81 arasında değiştiği, okur-yazar olmadıkları ve ev hanımı oldukları tespit edilmiştir.

Görüşülen kadın bireylerin hepsi halı dokumayı annelerinden öğrendiklerini ve çeyiz için dokuduklarını ifade etmişlerdir. Dokumada en çok siyah, bordo, beyaz ve turuncu renkleri kullandıkları saptanmıştır. Dokuma yaparken dikey tezgâh, kirkit, tarak, teşi, masura, makas ve bıçak araçlarını kullandıkları; pamuk ve yün ipliğini tercih ettikleri tespit edilmiştir. En çok kullanılan motiflerin çengel (nik), yarım nakış (çine orte, çini nivi), sandık (madalyon), havdork, dodık olduğu ve yapılan halı yastıklara bakarak genelde her mevsim ve boş zamanlarında halı yastıklarını dokudukları saptanmıştır.

Araştırma sırasında incelenen 16 adet halı yastık aşağıdaki bölümde sunulmaktadır. Yörede kullanımda olan ve dokuyucularıyla görüşülen halı yastıkların teknik çizimleri Illustrator programı ile yapılmış olup, motiflerde bir düzeltme yapılmamıştır.

İncelenen Halı Yastıklar

Sonraki sayfada itibariyle görsellere yer verilmiştir.

1751

Yıldırım, Ergün ve Gürcüm, Banu Hatice. “Adıyaman İlinde Kullanılan Halı Yastıkların Renk, Motif ve Kompozisyon Özellikleri”. idil, 75 (2020 Kasım): s. 1746–1760. doi: 10.7816/idil-09-75-09

page7image28939904 page7image22631296page7image22642320 page7image22642112 page7image22635248page7image22636496 page7image22634624 page7image22629216page7image22629008 page7image22628800 page7image22628592page7image22628384