24.06.2023
Tüm canlarımıza iyi bayramlar dileklerimizle.
Değerli dostlar,
AİHM DAVALARI ve kararları o kadar uzun süre konuşuldu ve tartışıldı ki, konular özlerinden kopup farklı mecralarda tartışılır oldu. Değerli dostum ve bu davaların tümünün avukatı Sayın NAMIK SOFUOĞLU ile birlikte üç yazı ile bu davaların hikayelerini ve bugün geldiğimiz noktaları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bu yazı bu üçlü dizinin ilk yazısıdır.
AİHM DAVALARI I – CEMEVLERİ ELEKTRİK PARASI DAVASI
Dava adı: Cumhuriyetçi Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı
Dava no: 32093/10
AIHM Karar kesinleşme tarihi: 20.Nisan.2015
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararı ile İÇ HUKUKTA tescil kararı: 2015/9711 Tarih 28.05.2015
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 5-7. Haziran.2023 ‘te yapılan 1468 sayılı toplantısında “Alevi Davaları” diye adlandırılan Alevi davalarını da ele aldı. Hatırlanacağı üzere 2021 yılı aralık ayında yapılan toplantıda da bu davalar ele alınmış ve ilgili AİHM kararlarının 2023 ‘e kadar uygulanması kararı verilmişti.
Bu karara tam anlamı ile olmasa da, bir biçimde uymaya çalışan hükümet de Eylül 2022 ‘de çıkarılan kararnameler ve 7421 sayılı VERGİ USUL KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN adlı torba yasa ve iki Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile “Alevi – Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kuruluşunu oluşturdu.
Kültür Bakanlığına bağlı olan bu kuruluş ile Cem evlerine, ibadethanelere sağlanan desteklere benzer destekler sağlanacağı taahhüdünde bulunan hükümetin bu yaklaşımı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi nezdinde kabul gördü ve 32093/10 sayılı bu dosya kapatıldı. Böylece davamız Alevi Cem evlerinin Kültür Bakanlığına bağlanması ile sonuçlanmış oldu.
***
Şimdi bu olayın geçmişine dönelim, 2008 yılında TBMM ‘den bir torba yasa çıktı ve o yasada “para ödemenden girilen ve topluca ibadet edilen yerlerin elektrik paraları Diyanet İşleri bütçesine konan bir ödenekten ödenir.” maddesi vardı. Cem Vakfı da bu maddeye dayanarak Cem evlerinin elektrik paralarının da kamu kaynakları ile karşılanmasını istedi. Çünkü Aleviler de Cem evlerine para ödemenden giriyor ve topluca ibadet ediyorlardı. Ancak ne Diyanet İşleri böyle bir ödemeyi kabul etti, ne de iç hukukta bu başvurular haklı bulundu.
Dava AİHM ‘e taşındı, başvuru kabul edildi ve 32093/10 numara ile işlem gören bu dava 2.Aralık.2014 tarihinde karara bağlandı Kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. Maddesinin ihlal edilmekte olduğu ve İnanca dayalı ayrımcılık yapıldığı saptanmıştı. Türkiye ‘nin itiraz ettiği karar dört aylık bir gecikmeden sonra 20.Nisan.2015 ‘te kesinleşti.
Bu gelişmeden sonra da Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de 28. Mayıs.2015 ‘te oy birliği ile aldığı 2015/9711 sayılı kararı ile «Uluslararası Sözleşme Hükümleri ve hukukî olgulara göre Cem evlerinin İbadethane kapsamında değerlendirilmesi gerektiği”’ kesinleşti, AİHM ‘e başvurmadan önce alınmış yerel mahkeme kararlarını bozdu ve İÇ HUKUK ‘ta da CEM evleri ibadethane olarak tescil edilmiş oldu.
O noktadan itibaren de yapılacak iş sadece CEM Evlerinin bulundukları kentte mahkemeye başvurup ibadet alanını göstermeleri ve ödemelerin yapılması için karar almaları idi.
Bu süreç yani 2008 ‘de bir torba yasa ile başlayan süreç 28. Mayıs.2015 ‘te hem uluslararası hem de iç hukukta Cem evlerinin ibadethane olarak tanınması ile sonuçlandı.
Dava konusu olan Cem evi ibadethane olarak tescil edildi ve bu haktan yararlanmaya başladı. Onun ardından iki Cem evi daha elektrik parası sorunlarını hallettiler. Kısaca mahkemeye başvuran Cemevi ibadethane olduğunu ispat etti, tescil oldu ve elektrik parası muafiyetinden faydalanmaya başladı.
***
Bu noktadan itibaren beklenen ya da olması gereken gelişme, yüzlerce Cemevi nin aynı hukuki işlemleri tamamlayıp sorunun ortadan kalkmasını sağlamaları idi. Ancak olaylar öyle gelişmedi ve 2015 yılından 2022 yılı Eylül ayına kadar geçen yedi senede:
- Sadece dokuz Cemevi, doksan değil, dokuz yüz değil sadece dokuz Cemevi yasal işlemlerini tamamladı.
- Cemevi yöneticilerimiz bu süreçte de elektrik parası sorunundan şikâyet etmeye devam ettiler ama yasal işlemlerini yürütmek bir yana, işlemlere başlamadılar.
- İşlemlerini yürüten ve İBADETHANE statüsü alan Cem evlerine ve/veya yöneticilerine hükümet ya da yerel yöneticilerden hiçbir baskı, dışlama veya eleştiri gelmedi. Yani hakkını kullanan özgürce kullandı.
- 2022 yılı şubat ayında başında üç Alevi federasyonunun kurma kararı verdiği bir “hukuk birimi” girişimi de Mayıs 2022 ‘de anlaşılmaz nedenlerle iptal edildi.
- AIHM kararlarının uygulanmasını izleme görevini yürüten Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2018, 2019, 2020 ve 2021’de çözüm oluşması için hükümeti ve kamuoyunu uyardı, hükümet çözümlerin gelişmesindeki gecikmeleri değişik gerekçeler ile savunmaya devam etti. Bu dönemde her Bakanlar Komitesi toplantısından sonra kararlar yayınlandı, kamuoyu ile paylaşıldı ama basın birkaç gün içinde konuları unuttu, Alevi kurum yöneticileri bu konularda duyarlılık göstermekten kaçındıkları gibi, yasal haklarını alacak ve Cem evlerini tescil ettirecek işlemlere dahi başlamadılar.
Bir türlü işlemlerini tamamlamadıkları halde elektrik parasından şikâyet etmeyi sürdüren Alevilerdeki bu sessizliği ve eylemsizliği hükümet Eylül 2022 ‘de “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” nı kurarak uygun gördüğü bir çözüme bağladı. Bu çözüme de itirazlar yükseldi, ancak artık eski atasözümüz ile “GEÇTİ BOR ‘un PAZARI, SÜR EŞEĞİ NİĞDE ‘ye.” aşamasında yapılan eleştiriler “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” atasözümüzü hatırlatmaktan başka bir işe yaramadı.
Peki sorunlar ne idi; Alevi kurumları neden bu haktan yararlanmak istemediler veya aradan geçen yedi yılda yasal haklarından yararlanmak için gereğini neden yapmadılar?
- Karar çıktığında CHP ‘den bir üst düzey politikacı biz de Cem evlerinin elektrik parasını belediyelerimizden öderiz dedi. Oysa CHP ’nin elindeki belediye sayısı sınırlı idi ve böyle bir çözüm yasal çözüm olmaktan çok uzaktı.
- Bazı Cem evlerinin elektrik parası belediyeler tarafından üstlenildiği için o Cem evleri elektrik parasını sorun görmüyorlardı.
- Dava Cem Vakfı adına açıldığı için, Cem Vakfına yakın olmayan Alevi kurum yöneticileri konuya çok soğuk ve uzak durdular.
- Alevi kurum yöneticileri elektrik parasından şikâyet etmeye devam ettiler ama işlemlerini tamamlamak bir yana, başlamadılar bile.
Ardından Eylül 2022 geldi ve Avrupa Insan Hakları Mahkemesinin koyduğu zaman hedefine uymak zorunda olan hükümet adil olmayan, Aleviliği inanç kabul etmeyen ve AIHM kararının da ruhuna uymayan bir çözüm üretti. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan “Alevi – Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kuruldu ve bir torba yasa ile de yasalarda Cem evlerine ibadethanelere benzer haklar sağlanması kararlarını aldı.
Eylül 2022 ‘de bu kararlar açıklandıktan sonra Alevi kurumları “CEMEVİ İBADETHANEDİR” sloganları ile çeşitli protesto açıklamaları ve gösterileri düzenlediler. Ancak yasa ve düzenlemelere göre işlemler yürümeye devam etti ve etmekte. Hala bazı Cemevi yöneticileri ve bazı Alevi kurumları bu hukukun üstünlüğü kuralına aykırı olan, İnanç Özgürlükleri prensiplerine uymayan bu çözümlere uymayacaklarını ifade etmekteler.
Şimdi bir tek soru kalıyor ortada: Sayısı binleri aşan ALEVİ kurumları ve CEMEVİ yöneticileri 2015 Mayıs ayı ile 2022 Eylül ayı arasında geçen yedi yılda temel haklar konusunda ne yaptılar, yasal haklarını almaktan neden kaçındılar?
Dostlara sevgilerle.
Doğan Bermek