Alametler ve Kıyametler

Türkiye almış başını gidiyor. Corona hasta sayısı günlük 27.000’lere ulaştı, 17.000 iken evlere kapanmıştık, 27 000 de hiçbir şey yok gibi meydanlarda geziyoruz, Merkez Bankası faizi bir puan indirince dolar 30 kuruş birden zıplıyor, Marmara denizi mahvolmuş ve her gün biraz daha geri dönülmez hale gelen bir çevre felaketinin içindeyiz, İDLİB’te ne yaptığını hiç anlayamamış olduğumuz askerlerimizin geri dönmesi için ağır bir uluslararası baskı var, dünyanın kişi başına en çok çay tüketen ülkesinin doğal olarak en kârlı şirketlerinden birisi ÇAYKUR birkaç senede iflas noktasına getirildi, çay ithalatında gümrük vergileri alabildiğine düşürülerek ülkemiz büyük bir çay pazarı olarak İngiliz holdinglerine teslim edilme sürecinde, üniversiteleri açtık ama çocuklarımız yurt bulamıyor, buldukları yurtların ücretleri fahiş, bursları yurtlara yetmiyor, orta ve ilk öğretim okulları açıldı ama nasıl gidiyor bilen yok, siyasi partilerde yönsüzlük alabildiğine, yani tam da atasözümüzün dediği gibi “BİNMİŞİZ BİR ALAMETE; GİDERİZ KIYAMETE” durumundayız.

Bu karambolde bir de, o gün nerede ise oraya göre bir şarkı söylemeye çalışan, fırsat bu fırsattır diye kendi adından medyada söz ettirmeye uğraşan bir takım var. Bunlardan birisi geçtiğimiz günlerde katıldığı bir internet söyleşisinde, izleyiciyi etkileme sevdasını biraz fazla kaçırmış, bir yandan Aleviliğe, öte yandan HDP’ye, bir yandan da CHP’ye giydirip çok bilge ve olaylara çok hâkim bir insan olduğu görüntüsünü yaratmaya çalışırken her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmış.

Her ne kadar ilerici, liberal aydın gibi görünmeye çalışıyor olsa da muhtemelen ne yaptığının hiç de farkında olmaksızın ekran heyecanına kapılmış ve vermek istediği görüntünün tam tersine, kafası feci halde karışık bir insan olduğunu birkaç cümle ile sergilemiş. Sünni radikallerin  Alevilere hücum ederken çok kullandığı MEZHEBİ GENİŞ  sıfatını CHP ve başkanı Kılıçdaroğlu hakkında kullanarak aslında liberal hatta sosyal demokrat falan gibi görünmeye çalışsa da ne kadar köktendinci bir kafa yapısına sahip olduğunu sergilemiş, TBMM’deki üçüncü büyük parti ile CHP arasındaki iletişimi eleştirirken hem  HDP’yi dışlanması gereken bir yapı olarak tanımlamış böylece meşru bir partiyi suçlu ilan edivermiş ve feyz aldığı milliyetçi damara yaranmaya çalışmış,  hem de Kürt meselesine ne kadar ayrımcı ve faşizan bir pencereden bakmakta olduğunu anlatmış, kendisini de tutamayıp elinde önemli bilgiler olduğunu ama açıklayamayacağını söyleyerek adının etrafında efsane yaratmaya çalışmış bir zavallı.

Ancak bunları yaparken radikal İslam ile faşizm arasında nasıl savrulduğunu herhalde fark bile etmeyecek kadar da heyecanlanmış, usulsüzlük ve yolsuzlukların en akla gelmezlerini dahi bir haftada unutan bir ülkede onu bunu suçlamanın kimin ne işine yarayacağını da hesaplayamamış, üstelik medyada dolaştığı halde, bu ülkede söylenen, doğrulanan ve her ülkeyi birbirine katacak vakaların bile takip edilmediğini tabii unutmuş o heyecanla.

Aslında akşamları TV kanallarını biraz dolaşınca bu örneklerden pek çoğunun canhıraş bir gayretle nefes tükettiğini görüyorsunuz. Bir kısmı çok kısa aralıklarla görüşlerini ve yorumlarını değiştirebilen bu medya unsurları bazen birilerinin bam teline basmayı becerebiliyorlar. Yukarıda özetlediğimiz olay da böyle bir olay. Bu medyatik unsurun karma karışık söylemlerinden Alevi dostlar çok rahatsız olmuşlar, biz de tabii rahatsız olduk ama bu medya unsurlarının gayet geniş salınımlar içerisinde olduklarını dostlara bir hatırlatmak isteriz.

Medya unsurlarına ise diyecek lafımız zaten yok, onlar her şeyi bildiklerini anlatırken, hiçbir şeyi bilmediklerini ilan etmeye devam edecekler. Bu başıbozukluktan bu toplum eninde sonunda kurtulacaktır. O zamana kadar da böyle saçma sapan olaylara şahit olmaya ve bu hiç değeri olmayan olaylar ile uğraşmaya, zaman harcamaya devam edeceğiz.

DOĞAN BERMEK  – 30. Eylul.2021