Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek 9 Ağustos 2022 tarihinde Medyascope kanalında Şükran Şençekiçer’in hazırlayıp sunduğu Gündem programına katıldı. Programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Hüseyin Gazi Cem evi ziyareti ve çevresinde gelişen tartışmalar irdelendi.
Erdoğan’ın Cemevi Ziyareti
Şükran Şençekiçer: Alevilerin kutsal günü olan Muharrem ayının birinci gününde hatırlayacaksınız Türkiye üzücü olaylar yaşadı. Ankara’da Aleviler’in cemevi ve derneklerine saldırı düzenlendi. Kartal’da cemevi başkanına bir saldırı yapıldı. Bu olay Aleviler tarafından protesto ediliyordu. Birçok siyasetçi de bu saldırıları kınamıştı. Hatta bir son dakika gelişmesi de paylaşacağım sizlerle Cemevi başkanı Selami Sarıtaş’a saldırı ile ilgili 9 kişi gözaltına alındı bir sıcak gelişme olarak. Evet siyasetçiler kınamışlardı bu saldırıyı. Muharrem ayının muharrem orucunun son günü Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da Hüseyin Gazi Cemevini ziyaret etti. Alevi dedeleri ve kanaat önderleriyle birlikte oruç açtı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin merkez karar ve yönetim kurulu toplantısının ardından Hüseyin Gazi Cemevine gitti. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay kendisine eşlik etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’da bu ziyarete katıldılar. Ziyaret Alevi dernek ve vakıf yöneticileriyle kanaat önderleri arasında bir tartışmaya da yol açtı. Cemevi ziyaretine davet edilen kişilerin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ’nun danışmanı Ali Arif Özzeybek tarafından belirlendiği, isimlerin ev sahibi olan vakıf yöneticilerine bile söylenmediği öğrenildi. Erdoğan’ın Cemevi ziyaretine Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi Medyascope değerlendirdi ve “Bu girişim en basit tabirle benim de Alevi arkadaşlarım var anlayışının bir ürünü. AKP’nin Cem evleri konusunda, Alevilik konusunda, eşit yurttaşlık konusunda yıllardır adım atmadığını” söyledi Hakverdi ve dedi ki:” Muharrem ayının son gününde bir Alevi türbesini ziyaret etmesi hem samimi değil hem de Alevilere seçim öncesi şirin gözükme çabası, ziyaretin Alevi toplumunda hiçbir karşılığı olmayacak. ”diye konuştu. Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’den geliyor bu yorumlar. Peki gerçekten öyle mi? Bu ziyaret nasıl yankı buluyor Alevi toplumunda? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu adımını nasıl anlıyor nasıl görüyor Alevi topluluğu? Az sonra konuşacağız Alevi Düşünce Ocağı Başkanı D. B.’in ama -Bir de Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü ziyaretine bakalım hap birlikte. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dün Caferilik İnancını Tanıtma Araştırma ve Eğitim Derneği CAFERİ-DER tarafından Küçükçekmece de bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen aşure matem merasimine katıldı. Kemal Kılıçdaroğlu:” Hz. Hüseyin’e ağlayanlardan olup Yezidi gibi davrananlardan değiliz.” dedi. Kılıçdaroğlu’nu konuşuyoruz şimdi izleyelim haberimizi.
Kılıçdaroğlu'nun aşure matem merasimindeki görüntülerini birazdan rejimiz bizlere aktaracak ardından da Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek ile bu ziyareti konuşacağız.
Sayın Bermek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti sizi şaşırttı mı? Sık yapılan bir ziyaret miydi? Geçmişi nasıl Erdoğan’ın Cemevi ziyaretlerinin? Biraz buna bakalım.
Doğan Bermek: Efendim sık yapılan bir ziyaret olmadığını hep beraber biliyoruz zaten. Sayın Erdoğan’ın son 20 yıllık siyasi hayatındaki ikinci Cemevi ziyareti. Birincisi 2007 veya 2008 Erikli Baba ’ya olmuştu İstanbul’da. O zaman başbakandı tabi cumhurbaşkanı değildi. Cumhurbaşkanı olarak ilk ziyaret. AKP hükümetleri zamanında yani son 20 senede bir cumhurbaşkanının ikinci ziyareti. Çünkü daha önce sayın Abdullah Gül’de Tunceli’deki Cem evimizi ziyaret etmişti. Ziyaretin on Muharrem günü olması yani Kerbela katliamının devrettiği güne denk gelmesi doğaldır. Bu anormal bir durum da değil. Tabi ki Muharrem zamanı Alevilerin hassasiyetlerinin daha yüksek olduğu bilinir. O hassasiyetler sırasında böyle bir ziyaret nezaket ziyareti olarak bence doğru ve önemli bir ziyarettir. Ama çok üzüleceğimiz şey bu tür ziyaretlerin siyasi araç olarak kullanılması. Her kesim açısından söylüyorum. Yani böyle bir kullanım görmedim dünkü konuşmasında. Sayın Erdoğan’ın konuşması netti. Hatta Hz. Muhammed’in son vasiyet dediğimiz, vasiyet kabul ettiğimiz Gadir-i Hum konuşmasında “Sizlere iki emanet bırakıyorum. Bu emanetler birisi Kurandır diğeri de Ehli Beytimdir” demiş olduğunu da sayın cumhurbaşkanının tekrar etmiş olması farklı yorumlar açısından da önemli bir değişim oldu. Tabii bu daha çok Sünni ve Alevi kesim arasındaki bir çeşit farklı yorumun veya bir çeşit farklı görüşlerin içerisinde kalmış bir tartışmadır. Kamuoyu bu tartışmayı çok bilmez ama bir genel kanı Hz. Muhammed’in, aynı dün akşam terennüm edildiği gibi konuşmuş olduğudur. Bazı kesimler yok öyle demedi de “size iki emanet bırakıyorum biri Kuran diğeri de sünnetimdir” dedi gibi bir çarpıtma eğilimi içerisindedir. Bu anlamda o ifade çok dikkatimi çekti benim doğrusu. Sanırım Alevi kesiminde dikkatini de epey çekmiştir.
Ş. Ş.: Bu açıklamanın anlamını konuşmaya devam edelim sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil pek çok siyasetçinin dün ziyaretleri vardı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun dünkü temaslarına bir göz atalım. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da CAFERİ-DER Caferilik İnancını Tanıtma Araştırma ve Eğitim Derneği’nin düzenlediği aşure matem merasiminde idi. Siyasetçilerin temasları böyleydi. Bu ilgiden biraz daha bahsedelim ardından Erdoğan’ın dünkü tavrını konuşacağız ama seçim öncesi biraz hazırlık olarak görüyor musunuz bunu yoksa her yıl bütün siyasetçilere böyle bir ilgi geliyor mu? Bunu bir daha konuşalım.
D. B.: Konuşmanın başında da söylediğim gibi 10 Muharrem zaten Alevi toplumunun en duyarlı günlerinden birisi. Bütün siyasi partilerin bu iki parti liderinin veya bu iki kişinin gösterdiği duyarlılığı göstermesi lazım, göstermesi gerekir. Bunun içinden siyasi bir şey çıkmaz. Siyasi bir sonuç çıkarılmaya çalışılmazsa daha değerli olur bu yapılan ziyaretler. Gerçekten de Alevilerin en azından dertlerinin anlaşılması.
Muharremi tebrik ediyorlar biliyor musunuz? Uzun yıllar tebrik ederlerdi, “sizin bayramınızmış” falan diye. Oysa bizim bayramımız değil matemimizdir Muharrem. Böyle davranışları artık siyasilerin Alevileri tanımaya başladığı işareti olarak alabiliriz. Yani inşallah öyledir. Öyle anlıyoruz. Tabi bunların olması lazım, daha çok sayıda olması lazım. Daha fazla Cem evinin ziyaret edilmesi lazım. O Cem evlerindeki yaşamın durumun, o kitlenin hayata bakışının daha iyi anlaşılması lazım. Birbirini tanımadıkça insanlar birbirleriyle anlaşamazlar. Bu bağlamda ben önemli görüyorum böyle ziyaretleri. Buradan siyasi rant çıkarma meselesine gelince orada sorun çık. Ama dünkü konuşmasına baktım ben cumhurbaşkanının, konuşma pek siyasi rant tarafı olmayan, daha çok İslam tarihiyle ilgili bir konuşma gibi geldi bana metin. Anadolu Ajansının metnini okudum. Tam konuşmayı dinleyemedim henüz tabii. Orada samimiyetle konuşulmuş, biraz önce sayın Kılıçdaroğlu'nun konuştuğu gibi samimiyetle Kerbela vakası konuşulmuş. Zaten Kerbelâ ’nın konuşulması gerekir bir matem gününde daha fazla konuşmanın da fazla alemi yoktur bana kalırsa.
Ş. Ş.: Bu ziyaretin Alevi topluluğu içinde de tartışmalara neden olduğu da konuşuluyor bununla ilgili ne söylersiniz?
D. B.: Şimdi efendim her ziyaret tartışılır. Yani şu anlamda tartışılır: Aşağı yukarı tümüyle Alevileri görmezden gelen, tanımayan, hakkımızdaki birçok yasal hakkı vermeyen, bilmem Anayasa Mahkemesinin kararlarını görmeyen bir durumdayız. yani Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz birkaç hafta önce bir karar aldı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri bu halleriyle anayasaya aykırıdır dedi. Hani daha bundan aynı kararı biz 2014’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de almıştık hadi onu dinlemedi Türkiye veya onu fazla ciddiye almadı. Kendi Anayasa Mahkememiz de geldi aynı karara, hatta aileye de 20 bin lira tazminat kararı verdi. Şimdi bundan hiç söz edilmiyor, bu konuda hiç adım atılmıyor. Efendim Cem evlerinin ibadethane olarak tescili için yapılması gereken işlemler gayet kompleks ve çok uzun süren işlemler. Kısaltılması için hem biz defalarca rica ettik hem de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi uyardı Türkiye’yi. Bu işlemleri sadeleştirebilirsiniz, basitleştirebilirsiniz diye Türkiye bunları duymazken bu ziyaretler tabii ki tartışılacak
Ş. Ş.: Bir de bu ziyaretleri izlediğimizde şunu da hatırladık. Bir Alevi açılımı vardı Türkiye’de iktidar o günden bugüne nereye geldi haklar, Alevilere yaklaşım konusunda sizce?
D. B.: Bana kalırsa biz şu an birinci, ikinci, üçüncü Alevi Açılımı aşamasındayız galiba. Birinci Alevi açılımı 2007-2008’de, ikincisi 2009’dan sonra 2011-2012’de galiba şimdi üçüncüsüne geldik. Ama biz daha önceki iki açılımdan eli boş çıkmış bir toplumuz. Üçüncü açılımdan da inşallah eli boş çıkmayız. Bakacağız samimiyeti zaman gösteriyor. Son saldırılarla ilgili konuşmalarında sayın Fuat Oktay’ı İstanbul’da dinleme fırsatı buldum. Biraz daha saldırganlara karşı ciddi bir tavır alınmakta olduğunu gördüm, görüyoruz veya en azından ifadeler bu doğrultuda. Ancak yine de bakarsanız Yahudi mezarlıklarına yapılan saldırının tahkikatı sonucu hiç doyurucu sonuç olmadı. 11-13 yaşındaki çocuklar bir mezarlığa girip de 81 tane mezarın mermerlerini falan filan kıramazlar oynarken, yani böyle bir şey olmaz başka bir şey var orada. Ankara'da da işte adam geliyor bir kişiyi bıçaklıyor, dört Cem evine zarar veriyor fiziki olarak falan. Hemen yakalandı tamam güzel ama orada bir gelişme oldu mu olmadı mı bilmiyoruz daha bekliyoruz dikkatle izliyoruz. İstanbul’da biraz önce sizden duydum 9 kişinin gözaltına alınması olumlu bir şey. Hatta ben 15 dk önce Selami Bey’i aradım bir gelişme var mı şimdi programa çıkıyoruz falan diye sordum. O da bilmiyordu bu gözaltılar daha. Yani o da galiba sizden öğrendi şimdi bu gözaltını. Bunlar tabii şey umut verici gelişmeler ama sonunu görmemiz lazım. Biz çünkü çok saldırıya uğramış, birçok saldırının dosyalarından hiçbir sonuç alamamış bir toplumuz. Bu konuda epey deneyimliyiz, epey şey biliyoruz. Soruşturma ve soruşturmaları göz ardı etme veya sümen altı etme konularında çok tecrübelendik. Maalesef üzücü bir şey bu, ama inşallah böyle bir tecrübe daha yaşamıyoruzdur. Bu eğer yeni bir açılımsa açılımı göreceğiz. Tabii bir şeye değinmek istiyorum İnsan Hakları Eylem planı çıkartıldı bu yılın başında. İnsan hakları eylem planında Alevi sorunlarıyla ilgili hiçbir şeye değinilmiyordu. Yani inanç gruplarının tüzel kişilik haklarına kavuşması söz konusu değildi. Bir tek bu inanç gruplarının sorunları arasında cemaat vakıflarının yönetmelik meselesi vardı İnsan Hakları eylem planında. Cemaat vakıfları yönetmelik planı da birkaç hafta önce çıktı ama pek de tatmin edici bir yönetim planı olmadı doğrusu. Şimdi inanç gruplarının tüzel kişilik hakları önemli bir sorun. Cem Evlerinin ibadethane olarak tescili çok çok önemli bir sorun. Çünkü ibadethane olarak tescil edilmek ile birçok sorunumuz aşılacak, birçok sorunumuz düzelecek.
Ş. Ş.: Eğer bu bir açılımsa başka gelişmelerde olacaktır. Belki izleyeceğiz bundan.
D. B.: Eğer açılım ise, Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan bu dönem çıkartılması mümkün. Okullar Eylül ayında açıldığında, aile çocuğu devam etmek istiyorsa bu ders programına devam ettirir. Bir dilekçe verir girsin benim çocuğum derse der, istemiyorsa bir şey yapmaz çocukta o derse girmez. Bu çok kolay bir şey yani. Bizim çocukluğumuzda zaten böyle de yürüyordu bu iş.
Ş. Ş.: Son sorum da yine siyasetle ilgili olacak size. Bir yandan bir matem gününden ziyaretlerden siyasi rant çıkartılmaması gerektiğini söylüyorsunuz siz.
D. B.: İşte bende onu söylemeye çalışıyorum.
Ş. Ş.: Ama bir yandan çok sayıda siyasetçinin bu tip ziyaretlerde bulunuyor olması tabii ki seçim öncesi bir hazırlık mı? Alevilerden daha fazla oy almak için de adımlar mı diye düşünüyoruz. O yüzden size cumhurbaşkanımızın adıyla ilgili soracağım. Yani daha fazla oyunu artırma ihtimali var mı Alevi topluluğundan bu tip açısından? Buyurun.
D. B.: Ben de diyorum ki daha fazla oy almayı isteyenler, bu biraz önce saydığım konularda önlemler ve ilerlemeler sağlamalılar oy almayı düşünüyorlarsa.
Ş. Ş.: Bu ilerlemelerle iktidarınız Alevilerden aldığı oyları artıracağını düşünüyor musunuz eğer bunlar yapılırsa?
D. B.: Onu bilemem. O Alevilerle iktidarın ilişkisine bakar. Alevilerin oyları satılık değil, ya da yani gelip de bana şunu verince, ya da işte birkaç tane Alevi önder şunu yapacaksınız deyince Aleviler hurra oradan oraya geçmezler, değişmezler yani. Alevilerin kendi akıl yürütme düzenleri var, kendi bilinçleri var, kendi algıları var ve arkalarında çok uzun bir siyasi deneyim var. Dolayısıyla Alevilerden oy almanın yolu öyle; “bende Alevileri çok severim, teyzemin kızı da bir Aleviyle evlendi çok mutlu. Ben onun için Alevileri çok severim” falan gibi edebiyatla falan olacak iş değil. Hakikatle olur. Değişimleri görelim. Değişimlerden sonra birtakım Aleviler -veya değişimlerden önce de olabilir tabii- başka partilerde değişik partilerde rol alabilirler, buna bizim de bir itirazımız olmaz ama böyle bir Cem evini ziyaret ettik Alevilerden bize oy gelmedi falan gibi küsülecekse o zaman hiç ziyaretin yapılmasında fayda falan yoktur yani. Öyle olmaz daha köklü daha yerli yerinde değişimler ve gelişmeleri bekliyor Aleviler.
Ş. Ş.: Bakalım yaşanacak mı?.
D. B.: Bunlar çok yüzeysel, çok farklı işler. Bir de yani şunu söyleyeyim masa altı ilişkileri Alevilerin öyle çok fazla değildir. Hani birtakım kökten dinci gruplar böyle bir ziyaretin arkasından büyük hazine tahsisleri alırlar, arazi tahsisleri alırlar, yapı tahsisleri alırlar. Bizim öyle mali gücü kullanma gibi bir şansımız da yok, biz bu konularda tecrübeli falanda değiliz Alevi kesimi olarak daha masumuz o konularda, o işleri de bilmeyiz. Dolayısıyla açık olacak, şeffaf olacak bizim için her şey. Yapılacak olan şeyleri açık ve şeffaf olmasını dileriz açıkçası.
Ş. Ş.: Doğan Bey teşekkür ediyoruz buyurun sözünüzü bitirin.
D. B.: Daha önceki Alevi açılımında belirgin biçimde politikalarını koydular ortaya. Bir politika ortaya koymadan ben seni seviyorum, sen beni seviyorsun falan ile bu işler yürümez. Bütün siyasi partileri kendi Alevi politikalarını anlatmaya davet ediyoruz. Bizi sevmeyebilirsiniz bizden hoşlanmayabilirsiniz. Dersiniz ki ben sizden hoşlanmıyorum bunu da açıkça söylersiniz bu bizi kızdırmaz ki, yeter ki samimi olalım.
Ş. Ş.: Ve politika açıklamalarını bekliyorsunuz bütün siyasi partilerden.
D. B.: Evet, bizi hakikaten seviyorsanız bizim sorunlarımızla uğraşın. Sorunlarımızı çözmek ile uğraşın. Cem evine gelip de bir halı hediye ederseniz, beş tane tabak bilmem 200 tane çay bardağıyla çözülmez Alevilerin sorunları. Hediye vererek, sorun çözerek gönül alma işleriyle olmaz bu işler.
Erdoğan’ın Cemevi Ziyareti
Şükran Şençekiçer: Alevilerin kutsal günü olan Muharrem ayının birinci gününde hatırlayacaksınız Türkiye üzücü olaylar yaşadı. Ankara’da Aleviler’in cemevi ve derneklerine saldırı düzenlendi. Kartal’da cemevi başkanına bir saldırı yapıldı. Bu olay Aleviler tarafından protesto ediliyordu. Birçok siyasetçi de bu saldırıları kınamıştı. Hatta bir son dakika gelişmesi de paylaşacağım sizlerle Cemevi başkanı Selami Sarıtaş’a saldırı ile ilgili 9 kişi gözaltına alındı bir sıcak gelişme olarak. Evet siyasetçiler kınamışlardı bu saldırıyı. Muharrem ayının muharrem orucunun son günü Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da Hüseyin Gazi Cemevini ziyaret etti. Alevi dedeleri ve kanaat önderleriyle birlikte oruç açtı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin merkez karar ve yönetim kurulu toplantısının ardından Hüseyin Gazi Cemevine gitti. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay kendisine eşlik etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’da bu ziyarete katıldılar. Ziyaret Alevi dernek ve vakıf yöneticileriyle kanaat önderleri arasında bir tartışmaya da yol açtı. Cemevi ziyaretine davet edilen kişilerin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ’nun danışmanı Ali Arif Özzeybek tarafından belirlendiği, isimlerin ev sahibi olan vakıf yöneticilerine bile söylenmediği öğrenildi. Erdoğan’ın Cemevi ziyaretine Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi Medyascope değerlendirdi ve “Bu girişim en basit tabirle benim de Alevi arkadaşlarım var anlayışının bir ürünü. AKP’nin Cem evleri konusunda, Alevilik konusunda, eşit yurttaşlık konusunda yıllardır adım atmadığını” söyledi Hakverdi ve dedi ki:” Muharrem ayının son gününde bir Alevi türbesini ziyaret etmesi hem samimi değil hem de Alevilere seçim öncesi şirin gözükme çabası, ziyaretin Alevi toplumunda hiçbir karşılığı olmayacak. ”diye konuştu. Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’den geliyor bu yorumlar. Peki gerçekten öyle mi? Bu ziyaret nasıl yankı buluyor Alevi toplumunda? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu adımını nasıl anlıyor nasıl görüyor Alevi topluluğu? Az sonra konuşacağız Alevi Düşünce Ocağı Başkanı D. B.’in ama -Bir de Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü ziyaretine bakalım hap birlikte. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dün Caferilik İnancını Tanıtma Araştırma ve Eğitim Derneği CAFERİ-DER tarafından Küçükçekmece de bulunan Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen aşure matem merasimine katıldı. Kemal Kılıçdaroğlu:” Hz. Hüseyin’e ağlayanlardan olup Yezidi gibi davrananlardan değiliz.” dedi. Kılıçdaroğlu’nu konuşuyoruz şimdi izleyelim haberimizi.
Kılıçdaroğlu'nun aşure matem merasimindeki görüntülerini birazdan rejimiz bizlere aktaracak ardından da Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek ile bu ziyareti konuşacağız.
Sayın Bermek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti sizi şaşırttı mı? Sık yapılan bir ziyaret miydi? Geçmişi nasıl Erdoğan’ın Cemevi ziyaretlerinin? Biraz buna bakalım.
Doğan Bermek: Efendim sık yapılan bir ziyaret olmadığını hep beraber biliyoruz zaten. Sayın Erdoğan’ın son 20 yıllık siyasi hayatındaki ikinci Cemevi ziyareti. Birincisi 2007 veya 2008 Erikli Baba ’ya olmuştu İstanbul’da. O zaman başbakandı tabi cumhurbaşkanı değildi. Cumhurbaşkanı olarak ilk ziyaret. AKP hükümetleri zamanında yani son 20 senede bir cumhurbaşkanının ikinci ziyareti. Çünkü daha önce sayın Abdullah Gül’de Tunceli’deki Cem evimizi ziyaret etmişti. Ziyaretin on Muharrem günü olması yani Kerbela katliamının devrettiği güne denk gelmesi doğaldır. Bu anormal bir durum da değil. Tabi ki Muharrem zamanı Alevilerin hassasiyetlerinin daha yüksek olduğu bilinir. O hassasiyetler sırasında böyle bir ziyaret nezaket ziyareti olarak bence doğru ve önemli bir ziyarettir. Ama çok üzüleceğimiz şey bu tür ziyaretlerin siyasi araç olarak kullanılması. Her kesim açısından söylüyorum. Yani böyle bir kullanım görmedim dünkü konuşmasında. Sayın Erdoğan’ın konuşması netti. Hatta Hz. Muhammed’in son vasiyet dediğimiz, vasiyet kabul ettiğimiz Gadir-i Hum konuşmasında “Sizlere iki emanet bırakıyorum. Bu emanetler birisi Kurandır diğeri de Ehli Beytimdir” demiş olduğunu da sayın cumhurbaşkanının tekrar etmiş olması farklı yorumlar açısından da önemli bir değişim oldu. Tabii bu daha çok Sünni ve Alevi kesim arasındaki bir çeşit farklı yorumun veya bir çeşit farklı görüşlerin içerisinde kalmış bir tartışmadır. Kamuoyu bu tartışmayı çok bilmez ama bir genel kanı Hz. Muhammed’in, aynı dün akşam terennüm edildiği gibi konuşmuş olduğudur. Bazı kesimler yok öyle demedi de “size iki emanet bırakıyorum biri Kuran diğeri de sünnetimdir” dedi gibi bir çarpıtma eğilimi içerisindedir. Bu anlamda o ifade çok dikkatimi çekti benim doğrusu. Sanırım Alevi kesiminde dikkatini de epey çekmiştir.
Ş. Ş.: Bu açıklamanın anlamını konuşmaya devam edelim sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil pek çok siyasetçinin dün ziyaretleri vardı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun dünkü temaslarına bir göz atalım. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da CAFERİ-DER Caferilik İnancını Tanıtma Araştırma ve Eğitim Derneği’nin düzenlediği aşure matem merasiminde idi. Siyasetçilerin temasları böyleydi. Bu ilgiden biraz daha bahsedelim ardından Erdoğan’ın dünkü tavrını konuşacağız ama seçim öncesi biraz hazırlık olarak görüyor musunuz bunu yoksa her yıl bütün siyasetçilere böyle bir ilgi geliyor mu? Bunu bir daha konuşalım.
D. B.: Konuşmanın başında da söylediğim gibi 10 Muharrem zaten Alevi toplumunun en duyarlı günlerinden birisi. Bütün siyasi partilerin bu iki parti liderinin veya bu iki kişinin gösterdiği duyarlılığı göstermesi lazım, göstermesi gerekir. Bunun içinden siyasi bir şey çıkmaz. Siyasi bir sonuç çıkarılmaya çalışılmazsa daha değerli olur bu yapılan ziyaretler. Gerçekten de Alevilerin en azından dertlerinin anlaşılması.
Muharremi tebrik ediyorlar biliyor musunuz? Uzun yıllar tebrik ederlerdi, “sizin bayramınızmış” falan diye. Oysa bizim bayramımız değil matemimizdir Muharrem. Böyle davranışları artık siyasilerin Alevileri tanımaya başladığı işareti olarak alabiliriz. Yani inşallah öyledir. Öyle anlıyoruz. Tabi bunların olması lazım, daha çok sayıda olması lazım. Daha fazla Cem evinin ziyaret edilmesi lazım. O Cem evlerindeki yaşamın durumun, o kitlenin hayata bakışının daha iyi anlaşılması lazım. Birbirini tanımadıkça insanlar birbirleriyle anlaşamazlar. Bu bağlamda ben önemli görüyorum böyle ziyaretleri. Buradan siyasi rant çıkarma meselesine gelince orada sorun çık. Ama dünkü konuşmasına baktım ben cumhurbaşkanının, konuşma pek siyasi rant tarafı olmayan, daha çok İslam tarihiyle ilgili bir konuşma gibi geldi bana metin. Anadolu Ajansının metnini okudum. Tam konuşmayı dinleyemedim henüz tabii. Orada samimiyetle konuşulmuş, biraz önce sayın Kılıçdaroğlu'nun konuştuğu gibi samimiyetle Kerbela vakası konuşulmuş. Zaten Kerbelâ ’nın konuşulması gerekir bir matem gününde daha fazla konuşmanın da fazla alemi yoktur bana kalırsa.
Ş. Ş.: Bu ziyaretin Alevi topluluğu içinde de tartışmalara neden olduğu da konuşuluyor bununla ilgili ne söylersiniz?
D. B.: Şimdi efendim her ziyaret tartışılır. Yani şu anlamda tartışılır: Aşağı yukarı tümüyle Alevileri görmezden gelen, tanımayan, hakkımızdaki birçok yasal hakkı vermeyen, bilmem Anayasa Mahkemesinin kararlarını görmeyen bir durumdayız. yani Anayasa Mahkemesi biliyorsunuz birkaç hafta önce bir karar aldı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri bu halleriyle anayasaya aykırıdır dedi. Hani daha bundan aynı kararı biz 2014’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de almıştık hadi onu dinlemedi Türkiye veya onu fazla ciddiye almadı. Kendi Anayasa Mahkememiz de geldi aynı karara, hatta aileye de 20 bin lira tazminat kararı verdi. Şimdi bundan hiç söz edilmiyor, bu konuda hiç adım atılmıyor. Efendim Cem evlerinin ibadethane olarak tescili için yapılması gereken işlemler gayet kompleks ve çok uzun süren işlemler. Kısaltılması için hem biz defalarca rica ettik hem de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi uyardı Türkiye’yi. Bu işlemleri sadeleştirebilirsiniz, basitleştirebilirsiniz diye Türkiye bunları duymazken bu ziyaretler tabii ki tartışılacak
Ş. Ş.: Bir de bu ziyaretleri izlediğimizde şunu da hatırladık. Bir Alevi açılımı vardı Türkiye’de iktidar o günden bugüne nereye geldi haklar, Alevilere yaklaşım konusunda sizce?
D. B.: Bana kalırsa biz şu an birinci, ikinci, üçüncü Alevi Açılımı aşamasındayız galiba. Birinci Alevi açılımı 2007-2008’de, ikincisi 2009’dan sonra 2011-2012’de galiba şimdi üçüncüsüne geldik. Ama biz daha önceki iki açılımdan eli boş çıkmış bir toplumuz. Üçüncü açılımdan da inşallah eli boş çıkmayız. Bakacağız samimiyeti zaman gösteriyor. Son saldırılarla ilgili konuşmalarında sayın Fuat Oktay’ı İstanbul’da dinleme fırsatı buldum. Biraz daha saldırganlara karşı ciddi bir tavır alınmakta olduğunu gördüm, görüyoruz veya en azından ifadeler bu doğrultuda. Ancak yine de bakarsanız Yahudi mezarlıklarına yapılan saldırının tahkikatı sonucu hiç doyurucu sonuç olmadı. 11-13 yaşındaki çocuklar bir mezarlığa girip de 81 tane mezarın mermerlerini falan filan kıramazlar oynarken, yani böyle bir şey olmaz başka bir şey var orada. Ankara'da da işte adam geliyor bir kişiyi bıçaklıyor, dört Cem evine zarar veriyor fiziki olarak falan. Hemen yakalandı tamam güzel ama orada bir gelişme oldu mu olmadı mı bilmiyoruz daha bekliyoruz dikkatle izliyoruz. İstanbul’da biraz önce sizden duydum 9 kişinin gözaltına alınması olumlu bir şey. Hatta ben 15 dk önce Selami Bey’i aradım bir gelişme var mı şimdi programa çıkıyoruz falan diye sordum. O da bilmiyordu bu gözaltılar daha. Yani o da galiba sizden öğrendi şimdi bu gözaltını. Bunlar tabii şey umut verici gelişmeler ama sonunu görmemiz lazım. Biz çünkü çok saldırıya uğramış, birçok saldırının dosyalarından hiçbir sonuç alamamış bir toplumuz. Bu konuda epey deneyimliyiz, epey şey biliyoruz. Soruşturma ve soruşturmaları göz ardı etme veya sümen altı etme konularında çok tecrübelendik. Maalesef üzücü bir şey bu, ama inşallah böyle bir tecrübe daha yaşamıyoruzdur. Bu eğer yeni bir açılımsa açılımı göreceğiz. Tabii bir şeye değinmek istiyorum İnsan Hakları Eylem planı çıkartıldı bu yılın başında. İnsan hakları eylem planında Alevi sorunlarıyla ilgili hiçbir şeye değinilmiyordu. Yani inanç gruplarının tüzel kişilik haklarına kavuşması söz konusu değildi. Bir tek bu inanç gruplarının sorunları arasında cemaat vakıflarının yönetmelik meselesi vardı İnsan Hakları eylem planında. Cemaat vakıfları yönetmelik planı da birkaç hafta önce çıktı ama pek de tatmin edici bir yönetim planı olmadı doğrusu. Şimdi inanç gruplarının tüzel kişilik hakları önemli bir sorun. Cem Evlerinin ibadethane olarak tescili çok çok önemli bir sorun. Çünkü ibadethane olarak tescil edilmek ile birçok sorunumuz aşılacak, birçok sorunumuz düzelecek.
Ş. Ş.: Eğer bu bir açılımsa başka gelişmelerde olacaktır. Belki izleyeceğiz bundan.
D. B.: Eğer açılım ise, Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan bu dönem çıkartılması mümkün. Okullar Eylül ayında açıldığında, aile çocuğu devam etmek istiyorsa bu ders programına devam ettirir. Bir dilekçe verir girsin benim çocuğum derse der, istemiyorsa bir şey yapmaz çocukta o derse girmez. Bu çok kolay bir şey yani. Bizim çocukluğumuzda zaten böyle de yürüyordu bu iş.
Ş. Ş.: Son sorum da yine siyasetle ilgili olacak size. Bir yandan bir matem gününden ziyaretlerden siyasi rant çıkartılmaması gerektiğini söylüyorsunuz siz.
D. B.: İşte bende onu söylemeye çalışıyorum.
Ş. Ş.: Ama bir yandan çok sayıda siyasetçinin bu tip ziyaretlerde bulunuyor olması tabii ki seçim öncesi bir hazırlık mı? Alevilerden daha fazla oy almak için de adımlar mı diye düşünüyoruz. O yüzden size cumhurbaşkanımızın adıyla ilgili soracağım. Yani daha fazla oyunu artırma ihtimali var mı Alevi topluluğundan bu tip açısından? Buyurun.
D. B.: Ben de diyorum ki daha fazla oy almayı isteyenler, bu biraz önce saydığım konularda önlemler ve ilerlemeler sağlamalılar oy almayı düşünüyorlarsa.
Ş. Ş.: Bu ilerlemelerle iktidarınız Alevilerden aldığı oyları artıracağını düşünüyor musunuz eğer bunlar yapılırsa?
D. B.: Onu bilemem. O Alevilerle iktidarın ilişkisine bakar. Alevilerin oyları satılık değil, ya da yani gelip de bana şunu verince, ya da işte birkaç tane Alevi önder şunu yapacaksınız deyince Aleviler hurra oradan oraya geçmezler, değişmezler yani. Alevilerin kendi akıl yürütme düzenleri var, kendi bilinçleri var, kendi algıları var ve arkalarında çok uzun bir siyasi deneyim var. Dolayısıyla Alevilerden oy almanın yolu öyle; “bende Alevileri çok severim, teyzemin kızı da bir Aleviyle evlendi çok mutlu. Ben onun için Alevileri çok severim” falan gibi edebiyatla falan olacak iş değil. Hakikatle olur. Değişimleri görelim. Değişimlerden sonra birtakım Aleviler -veya değişimlerden önce de olabilir tabii- başka partilerde değişik partilerde rol alabilirler, buna bizim de bir itirazımız olmaz ama böyle bir Cem evini ziyaret ettik Alevilerden bize oy gelmedi falan gibi küsülecekse o zaman hiç ziyaretin yapılmasında fayda falan yoktur yani. Öyle olmaz daha köklü daha yerli yerinde değişimler ve gelişmeleri bekliyor Aleviler.
Ş. Ş.: Bakalım yaşanacak mı?.
D. B.: Bunlar çok yüzeysel, çok farklı işler. Bir de yani şunu söyleyeyim masa altı ilişkileri Alevilerin öyle çok fazla değildir. Hani birtakım kökten dinci gruplar böyle bir ziyaretin arkasından büyük hazine tahsisleri alırlar, arazi tahsisleri alırlar, yapı tahsisleri alırlar. Bizim öyle mali gücü kullanma gibi bir şansımız da yok, biz bu konularda tecrübeli falanda değiliz Alevi kesimi olarak daha masumuz o konularda, o işleri de bilmeyiz. Dolayısıyla açık olacak, şeffaf olacak bizim için her şey. Yapılacak olan şeyleri açık ve şeffaf olmasını dileriz açıkçası.
Ş. Ş.: Doğan Bey teşekkür ediyoruz buyurun sözünüzü bitirin.
D. B.: Daha önceki Alevi açılımında belirgin biçimde politikalarını koydular ortaya. Bir politika ortaya koymadan ben seni seviyorum, sen beni seviyorsun falan ile bu işler yürümez. Bütün siyasi partileri kendi Alevi politikalarını anlatmaya davet ediyoruz. Bizi sevmeyebilirsiniz bizden hoşlanmayabilirsiniz. Dersiniz ki ben sizden hoşlanmıyorum bunu da açıkça söylersiniz bu bizi kızdırmaz ki, yeter ki samimi olalım.
Ş. Ş.: Ve politika açıklamalarını bekliyorsunuz bütün siyasi partilerden.
D. B.: Evet, bizi hakikaten seviyorsanız bizim sorunlarımızla uğraşın. Sorunlarımızı çözmek ile uğraşın. Cem evine gelip de bir halı hediye ederseniz, beş tane tabak bilmem 200 tane çay bardağıyla çözülmez Alevilerin sorunları. Hediye vererek, sorun çözerek gönül alma işleriyle olmaz bu işler.