''Ben Aleviyim'' diyenlerin oranı kamuoyu araştırmalarına yaklaşık %5 oranında yansısa da Alevilik üzerine çalışan uzmanlara göre Aleviler, Türkiye nüfusunun yaklaşık beşte birini oluşturuyor. Alevilerin görünür olma tereddütlerinin başında geçmişten bugüne toplumun bir kesiminden onlara yönelik olarak yükselen ayrıştırıcı söylem kadar yaşanan şiddet olayları ve katliamların da etkisi var.
Sosyoloji profesörü Şükrü Aslan'a göre aslında toplumun tabanında bir düşmanlık yok. Aslan, Alevilerin görünür olmaya başladığı dönemlerde sistemsel politikalar ile sindirilmeye çalışıldıkları görüşünde.
Sanatçı ve akademisyen Seval Eroğlu da kişisel deneyimlerinden yola çıkarak benzer şeyler söylüyor. Ona göre de Alevi toplumu hakkında yayılan yanlış bilgiler insanlar arasında kurulan diyalog sayesinde ortadan kalkıyor ve bir arada yaşama kültürü egemen oluyor.
Peki Aleviler neden zorunlu din dersine karşı ya da neden Cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesini istiyorlar? Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat'a göre Aleviliğin Sünnilikten farklı pratikler içermesi ayrı bir ibadethaneyi ve eğitim anlayışını zorunlu kılıyor. Fırat, ''Bizim gibi düşünmelisin'' şeklindeki dayatmacı bir yaklaşıma karşı farklılıklara saygı duyulan bir diyalog zemininin önemli olduğunu vurguluyor. Türkiye'de Alevi toplumununu en kalabalık olduğu İstanbul'da farklı yaşam pratiklerinden Alevi ve Bektaşiler ''Türkiye'de Alevi Olmak'' konusundaki düşünce ve deneyimlerini +90'a anlattılar.
Türkiye'de Alevi olmak!
3.04.2021