Şubat 2022’de TUNCELİ Nazımiye’de bir Cem Evi’nin Kaymakamlık ile bir vergi cezası sorunu olduğunu, sonra kaymakamın Cem evini silahlı adamlarla ziyaret (?) ettiğini ve kapıda resim çektirdiğini, “DEVLETİN GÜCÜNÜ GÖSTERECEĞİM” dediğini falan okuduk, daha sonra kaymakam kötü bir amacı olmadığını, hatta yanlış hatırlamıyorsam aile büyüklerinden birisinin Alevi olduğunu falan açıkladı ve konu kapandı.
Ülkemizde her yeni olayın büyük bir heyecanla ele alınıp, üzerinde tartışılıp, yazılıp çizilip, birkaç gün sonra da unutulması çok doğal bir alışkanlık haline geldiği için, bu konu da gündemden düştü. Örneğin Amerika’da böyle bir olayın üzerine çok sayıda makale yazılır, videolar, belgeseller yapılır, mağdurlar ya da şüpheliler de dinlenir, konu savcılıklara intikal eder ve yıllarca toplumun gündeminde kalırdı. Hadi Amerika emperyalist diyelim ama o kadar da emperyalist olmayan ülkelerde de böyle olaylar büyük yankılar yapar, üzerinde tartışılır, kamu davalarına konu olur ama bizde unutulur geçer.
Ancak bu olayda anlaşılan Kaymakam konuyu unutmamış ki, olay esnasında kendisi hakkında tweet atan, sosyal medyada tepki verenler hakkında hakaret davaları da açmış, ya da savcılık soruşturması başlamış ve İnsan hakları araştırmacısı ve yazar, Tuncelili CAFER SOLGUN, olaya tepki veren tweet mesajı nedeni ile İstanbul’da ifade vermeye çağırılmış. CAFER bey de verdiği ifadede bir kaymakamın sivil kıyafetli silahlı kişilerle Cem evi önünde resim çektirmesini eleştirmiş olduğunu ve eleştirisinin de halen geçerli olduğu ifadesini vermiş.
Sanırım olay bu gelişmeler ile kapanacaktır. Kaymakam beyin rahatsız olması, soruşturma açılması gayet doğal ve hukuki işlemler. Bu tür olaylarda hepimiz benzer sorunlar yaşıyoruz.
Yaşamaya yaşıyoruz da hemen sonra unutuyoruz yaşadıklarımızı.
Ben bu olay ile ilgili olarak Alevi toplumunu ve örgütlerimizi sorgulamak istiyorum aslında. Alevi örgütlerinden veya kurumlarından NAZIMİYE Düzgün Baba Cem Evi’nin sorunları hakkında bir araştırma yapan örgüt oldu mu? Araştırdı ise durum nedir? Cem evi yönetimi hatalı mı idi, hatalı ise sorun nasıl aşıldı, hatalı değilse kurumlarımız olayı takip etti mi? Bir Alevi medyası var, o medyaya gereken bilgiyi aktarmak örgütlerin işleri arasında hatta öncelikli bir görev, bilgi aktarıldı mı? Eğer kaymakam beyin müdahalesi orantısız şiddet dediğimiz düzeye çıktı ise konu kamu makamlarına bildirildi mi? Cem evinin cezaları ne oldu, ödendi mi, affa mu uğradı? Cemevi şimdi ne durumda?
Kısaca toplumumuza hatırlatmak istediğim konu şu: Olaylara tepki vermek konusunda gayet aceleciyiz, mesajlar, tweetler, yanındayız, arkandayız mesajları uçuşuveriyor havalarda ama olayları takip etmek, hafızamızda tutmak, olayların hukuki ve sosyal olarak gereklerini yerine getirmek ile uğraşmıyoruz. Son dönemde yıkılan Alevi türbesi, camiye çevrilen veya yanına Cami inşa edilen Cem evleri gibi konularda sık sık SUÇ DUYURUSU yapıldığını görüyoruz. Bir suç duyurusu savcılıkça kabul görür ya da görmez ama ortada toplumu rahatsız edecek bir olay var ise olay tarihi, güncel boyutları ile incelenmeli, sonra da konu ile ilgili gelişmeler takip edilmelidir. Alevi kurumları ve medyası, tabii demokratik medya bu konuları takip etmeli, izlemeli ve gelişmeleri toplumla paylaşmalıdır.
Bir toplumsal hafıza oluşmadıkça, konular böyle üç beş gün içinde unutulmaya devam edildikçe ne bu şikâyet ettiğimiz sorunlar biter, ne de sadece duygusal ölçekte kalan üzüntü beyanları ve tepkilerimiz toplumda hak ettiği karşılıkları bulur. Kurumlarımız dokundukları konuları takip etme, takiplerini sürdürme ve toplumu bilgilendirme konularında çok daha kararlı ve tutarlı davranışlar içinde olmak zorundadır.
Bir inanç grubunu rahatsız eden konuların ve hakların takiplerinde gösterilen toplumsal zaaflar, “ZULÜM SERBEST, TEPKİ YASAK” uygulamalarının kanıksanmasına, olağan hale gelmesine de kapı açacaktır.
Doğan Bermek / 15.06.2022
Zulüm serbest, tepki yasak -Doğan Bermek
15.08.2022